“Hayat, Düşünmeye Değer”
Savaş ve çatışmalar önce insan zihninde bir düşünce olarak başlar. Şiddet; önce insan zihninde bir düşünce olarak başlar. Savaş ve çatışmalar önce insan zihninde bir düşünce olarak sonlandırılmalıdır. Savaş ve çatışmalara önce insan zihninde son verilmelidir. Şiddete önce insan zihninde bir düşünce olarak son verilmelidir.
Farklı bakış açısı, farklı düşünce yapısına sahip insanların kendini özgürce ifade edebileceği tek disiplin felsefedir. Birlikte yaşama kültürünü ancak ve ancak felsefe ile kazanabiliriz. Demokrasi ancak felsefeyi günlük yaşam içine alabilirsek gerçek anlamda uygulanabilir olabilir.
Sağlıklı toplumlar, sağlıklı düşünceler ile meydana gelirler. Sağlıklı düşünce ise düşünmenin menşesinden ve ilkelerinden hareketle meydana gelir. Düşüncenin menşei ve ilkelerinin kaynağı da felsefedir, felsefi düşüncedir.
İnsanlık uygarlık gelişimi aşaması, düşüncenin evrimi ve düşüncenin devrimi aşamasıdır.
2015 yılı itibarıyla insanlık uygarlık aşamalarının geldiği son nokta düşüncenin evriminin ve düşüncenin devriminin geldiği son noktadır. İnsanlık uygarlık aşamaları bugüne insan zihnindeki düşünce evrimi ve düşünce devrimi sonucunda gelmiştir. Atomun parçalanması prensibinin menşesinin günümüzden 2300 yıl önce ünlü felsefeci, düşünce adamı DEMOKRİTOS’ un atomun sonsuz bölünemeyeceğini, en son bölünmede bir noktada, bir kertede durması gerektiğini ifade ettiği kavramından doğduğunu görmekteyiz.
Bugün; bilim, sanat, edebiyat, kültür, teknoloji, uygarlık, adalet, hukuk, yönetim biçimleri ve demokrasinin geldiği son nokta “düşüncenin evrimi” ve “düşüncenin devrimi” nin vardığı son noktadır.
Demokrasinin; Devlet yapılanmalarının temellerinin günümüzden 2200 yıl önce ünlü felsefeci ARİSTO tarafından atıldığını görmekteyiz.
Demokrasinin üç temel ilkesi olan “yasama”, “yürütme” ve “yargı” erkinin güçler ayrılığı kavramının ünlü felsefeci MONTESQUIEU tarafından atıldığını görmekteyiz.
İnsanlık uygarlık aşamalarının başlangıcından itibaren insanların topluluk halinde yaşamaları ihtiyacı doğmasından kaynaklanan yapılanmalarda topluluk içinde bulunan
her bireyin belirli bir yönetim sistemine dahil olmasının gerektiği ve bu sistem içinde bireylerin topluluklar halinde yaşaması için bir “toplumsal sözleşme” ye tabii olması gereksinimi doğurduğu “toplumsal sözleşme” ler ve “anayasa” ların ünlü felsefeci J.J. ROUSSEAU tarafından atıldığını görmekteyiz.
Bugün geçmiş uygarlıkları incelediğimizde Büyük İskender’i Büyük İskender yapan gücün arkasındaki ARİSTO olduğunu, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’yi Osman Gazi yapan gücün arkasındaki Şeyh EDEBALİ olduğunu görmekteyiz. Kısacası insanlık uygarlık aşaması geldiği son noktada felsefenin tartışılmaz çok önemli ve değerli katkıları bulunmaktadır.
Bugün bilim ve teknolojinin geldiği son nokta düşüncenin insan zihnindeki buluşlarının vardığı noktadır.
Düşünen insan geldiği son nokta insanlık uygarlık aşamasında “düşünce evrimi’’nin ve “düşünce devrimi’’ nin geldiği felsefi son noktadır.
Bugün atomun parçalanması prensibi önce insan zihninde düşünce olarak hayal etmekle başlıyorsa işte burada “felsefe” kendine varlık ve yaşama alanı bulmasından kaynaklanmaktadır.
Kısacası bugün insanlık atomu parçalayabiliyorsa bu felsefe sayesindedir ve felsefenin varlık ve yaşama alanından kaynaklanmaktadır.
Sağlıklı toplumlar, sağlıklı düşünceler ile meydana gelirler. Sağlıklı düşünce ise düşünmenin menşesinden ve ilkelerinden hareketle meydana gelir. Düşüncenin menşei ve ilkelerinin kaynağı da felsefedir, felsefi düşüncedir. Gelecekte sağlıklı toplumlar olmak ve yetiştirmek istiyorsak felsefeye okul öncesi eğitimde, temel eğitimde, yüksek öğrenimde ve günlük hayatımızda hak ettiği yeri ve önemi vermek zaruriyetindeyiz.
Süper güçlerin en temel üç özelliklerine baktığımızda “askeri güç’’, “ekonomik güç’’ ve “bilgi gücü’’ ne sahip olduklarını görmekteyiz. Bilgi gücüne sahip olmakta menşesi itibarıyla bilginin kaynağı olan felsefeye hak ettiği yeri ve önemi vermekle olur.
İnsanlık uygarlık gelişimi aşaması, düşüncenin evrimi ve düşüncenin devrimi aşamasıdır. Düşüncenin evrimi ve düşüncenin devrimi için toplumlar ve toplumları oluşturan devletler felsefeye temel eğitim ve öğretimde ana ders olarak eğitim müfredatlarında yer vermek durumundadırlar.
Savaş ve çatışmalar önce insan zihninde bir düşünce olarak başlar. Şiddet; önce insan zihninde bir düşünce olarak başlar. Savaş ve çatışmalar önce insan zihninde bir düşünce olarak sonlandırılmalıdır. Savaş ve çatışmalara önce insan zihninde son verilmelidir.
Farklı bakış açısı, farklı düşünce yapısına sahip insanların kendini özgürce ifade edebileceği tek disiplin felsefedir. Birlikte yaşama kültürünü ancak ve ancak felsefe ile kazanabiliriz. Demokrasi ancak felsefeyi günlük yaşam içine alabilirsek gerçek anlamda uygulanabilir olabilir.
Felsefenin kendine yaşama alanı bulamadığı bir demokraside birlikte yaşama kültürü olamaz ve birey kendini özgürce ifade edemez. İnsan haklarına saygının yükümlülüğü ancak ve ancak felsefe sayesinde demokrasi içinde kendine yer edinebilir. Felsefenin olmadığı bir insan hakları sadece düşüncede kalır.
Felsefe olmasaydı bugün insanoğlu karanlık mağarasında yaşıyor olurdu. İnsanoğlu düşünme yeteneğini keşfetmeseydi ilkel yaşam koşullarında mağara adamı olarak yaşardı.
Ne zaman ki merkezi ve yerel yönetimin her kademeleri kendilerine danışman olarak felsefe ve sosyal bilimler alanındaki akademisyenlere yer vereceklerdir, işte o zaman! insanlık uygarlık aşamasında demokrasi gerçek anlamda uygulanabilir ve toplumların içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlara kesin ve kalıcı çözümler üretme noktasına felsefi bakış açısıyla, akıl ve mantık yoluyla düşünce yoluyla taşınacaktır.
Bu alanda yapılması gereken ilk adım her yıl kasım ayının üçüncü perşembe gününün “DÜNYA FELSEFE GÜNÜ” olarak kabul edildiğini ve kutlandığının Merkezi ve Yerel Yönetim Organları tarafından sahip çıkılması ve kamuoyu ile paylaşılması olacaktır.
DÜŞÜNEN İNSAN ‘ın ” DÜNYA FELSEFE GÜNÜ ”kutlu olsun.
“Hayat, Düşünmeye Değer”
” kalın felsefeyle ”