Elif Kuş / Yüksek Endüstri Mühendisi-TÜMKAD YK Üyesi
Geçen haftaki yazımda Ex-Machina filmi ve yapay zekadan bahsetmiştim. Bu yazımda da filmlerde yapay zekâ konusundan devam ediyorum. Yapay zekâ konulu en iyi filmler listesi ile başlayayım. Bu konuda birçok liste yapılmış ve hatta yapay zekanın kendisi de yapay zekâ ile ilgili en iyi filmleri derlemiş. Birçok farklı kaynaktan ve yapay zekadan faydalanarak 3 tematik başlıkta gruplayacağım bir listeyi paylaşıyorum.
1. Blade Runner (Bıçak Sırtı) (1982)
2. Ex Machina (2014)
3. Her (Aşk) (2013)
4. Terminatör (1984)
5. Matrix (1999)
6. War Games (Savaş Oyunları) (1983)
7. 2001: A Space Odyssey (2001: Bir Uzay Destanı)(1968)
8. A.I. Artificial Intelligence (Yapay Zeka) (2001)
9. Transcendence (2014)
10. Chappie (2015)
Bu filmlerin çoğu bilim kurgu veya fantastik sinema kategorisinde ele alınıyor. Yani mevcut hayatımızda olmayan bir fantezi veya hayal olarak biraz da teknolojinin getireceği yenilikleri esas alarak gelecekte olabilecekler hakkında yapılmış filmler. Halbuki yapay zekâ belki de hesap makineleri çıktığından beri, neredeyse 60 yıldır hayatımızın bir parçası. Bu filmler ise bugünkü kullandığımız anlamıyla yapay zekayı ele alıyor.

Bugün kullandığımız anlamı ile deyince yine anlam konusunu biraz açmak gerekiyor. Yapay Zeka kavramı ilk kez Alan Turing’in kendi adıyla anılan Turing testi ile ortaya çıkmış olsa da şu anda yaygın olarak kullandığımız anlamda yapay zekâ büyük dil modelleri ve makine öğrenmesi teknolojilerinin gelişmesi ile pratiğe dökülmüş oldu.
Birçok araştırmacı ve tarihçi yapay zekanın modern başlangıç noktasının 1956'da gerçekleştirilen Dartmouth Konferansı olduğunu işaret ediyor. Konferansta yapay zekâ, "akıllı makineler, özellikle de akıllı hesap programları yapmanın bilimi" olarak tanımlanmıştı.
Satranç oynamak, hesap yapmak gibi kuralları net, insan zekasının bir yönünde uzmanlaşmış sistemler (yani bir konuda uzman yapay zekalar) zaten çok uzun süredir kullanımda. Ama iş akıllı hesap yapmanın ötesinde artık. Konuşmak, sohbet etmek, herhangi bir soruya cevap vermek, mimikleri okumak, duyguları anlamak gibi çok daha karmaşık süreçlerde makinelerin kullanılabilmesi, bugün yaygın olarak kullandığımız yapay zekâ kavramına denk geliyor diyebiliriz.
Filmlere dönecek olursak listede yer alan Matrix, 2001, Terminatör, Savaş Oyunları gibi filmler insan makine çatışmasını konu alan, yapay zekanın insanı yok ettiği, etmeye çalıştığı bir temada buluşuyorlar. Bu filmler kötümser senaryolarla, yapay zekanın uç noktadaki riskleri üzerine yoğunlaşıyor. Bu teknolojinin tehlikelerine, risklerine karşı bir farkındalık yarattıkları söylenebilir.
Diğer yandan insan, yaratıcı, insanın yarattığının insanı yok etmesi gibi temel felsefi sorunlara da kafa yoran filmler var. Yine listedeki filmlere bakacak olursak; 2001: A Space Odyssey (1968) -makine bilinci ve evrimsel sıçramayı, Transcendence (2014) – İnsan bilincinin dijitale aktarılması fikrini, Blade Runner (1982) – “İnsan” olmanın ne demek olduğunu sorgulayan, yapay zekâ ve kimlik meselesini ele alıyor.
Üçüncü tematik grupta ise insan ve yapay zeka ilişkisini merkeze alan AI, Her, Ex-Machina, Chappie gibi filmler var. Bu filmler artık insanın yerine geçebilecek duyarlılıktaki yapay zekaların insan ile ilişkisini konu alıyor. Çekildikleri yıllar göz önüne alınırsa, yakın gelecekteki gerçekliğimizin birkaç 10 yıl önce bilim kurgu türü ile hayal edilmiş hali gibi.
Ben bu son gruptaki filmleri daha çok seviyorum, yapay zekanın gelişmesi ve günlük hayatımızda daha çok yer alması ile insan olarak hangi temel değerlerimiz aynı kalacak, sosyal hayatımız nasıl değişecek, bunu merak ediyorum ve bu filmler biraz da buna cevap arıyor gibime geliyor.
Bu bakış açısıyla AI filminden bahsetmek istiyorum. Filmin temel sorusu yapay zekanın duyguları olup olamayacağı. AI aslında modern bir Pinokyo hikayesi. Tahtadan yapılmış oyuncak Pinokyo’nun gerçek bir çocuk olma masalı yerini bilim kurgu bir hikâyeye bırakıyor. Yapay zekâ ile donatılmış bir çocuk robotu “edinen” aile ve çocuk robotun o ailenin gerçek çocuğu olma hikayesi…

Önce ilginç bir detaydan bahsedeyim, Stanley Kubrick’in projesi imiş bu film, ömrü vefa etmeyince projeyi Steven Spielberg sahiplenmiş ve AI filmi ortaya çıkmış. Yazının başındaki listede yer alan “2001, Bir Uzay Destanı” isimli kült film Stanley Kubrick imzasını taşıyor. Bu filmde Kubrick insanları alt edecek ve yok edecek bir yapay zeka kahraman yaratmıştı. 1968 yapımı ve zamanının çok ötesindeki bu film, temel felsefi sorunlara kafa yoruyor. Kubrick’in çekemediği ve Spielberg’e kısmet olan AI filmi ise yapay zeka ile insan ilişkilerinin nasıl olacağı bir dünya kurgusu. Anlaşılan o ki Stanley Kubrick de yapay zekanın riskleri ve potansiyellerine ilgi duymuş bir sanatçı.
AI filmine dönecek olursak, filmin geçtiği gelecekte robotlar yaygın olarak kullanılsa da bir eşya olarak görülüyor ve eşya kadar değere sahipler. İnsanlar tarafından sevilmiyorlar çünkü duygudan yoksunlar. Yine spoiler vermemek için fazla detaya girmeyeyim. Ex-machina’da yapay zekanın insanları zaaflarını kullanarak kandırıp kandıramayacağı sorusu merkezde idi, bu hikâyede de robotların duyguları olup olamayacağı sorusu ortada. Robot çocuk David’in gerçek bir çocuk olma isteği ve çaresizliği AI filminin temel temasını oluşturuyor.
Peki sizce robotlar duygu hissedebilir mi, diyelim ki hissettiler, bizi nasıl bir dünya bekliyor olurdu. Böyle bir dünyada ne gibi yeni meslekler ortaya çıkardı?
İlerleyen yazılarımda insansı robotların gelişmesi ile ortaya çıkacak ve gerçekten yok artık dedirtecek bazı mesleklerden bahsedeceğim.
Bu arada 2027 insansı robotların yılı olacak diyorlar, bekleyip görelim mi, yoksa şimdiden hazırlık yapalım mı?

















