Uzun süredir gündemimizde okulların açılıp açılmayacağı sorusu var. Şüphesiz çok zor bir karar bu. Online eğitimin, yüzyüze eğitimin yerini tutamayacağını bu süreçte çok net görmüş olduk. Online eğitim çocuklara verimli olmamasının yanı sıra ebeveynler için de çok büyük sıkıntı oluşturdu. Çalışan anne ve babaların çocuklarına ya büyükleri baktı ya da yardımcılar. Bu durum ailelere ek maliyet doğurdu ve çocukların eğitime katılmalarında da sıkıntı oldu. Çünkü evde anne-baba yokken ya bilgisayar yoktu ya da çocuklara bakanlar uygulamaları nasıl kullanacakları vb. konuları bilmiyorlardı. Ayrıca özel okullar da ödemeleri almaya devam etmekle birlikte indirime de gitmedi. Bir çok okul online eğitimde yetersiz kaldı.
Sağlık ilaçla değil bilinçle korunur
Metropoll araştırma şirketi tarafından yapılan bir araştırmada vatandaşlara “okulların açılmasını güvenli buluyor musunuz?” sorusu sorulmuş. Ankete katılanların yüzde 26,5'i okulların açılmasını isterken yüzde 64 'lük kısım ise hayır demiş. Yüzde 9,5 oranında kişi ise okulların açılması için fikirlerinin olmadığını söylemiş. Bu araştırma sonu henüz yeni yayınlandı. Araştırma yapılan kişilere günlük aktiviteleri ve yaz tatilleri konusunda sorular da sorulsaymış keşke. Çünkü haberlerden de gördüğümüz üzere birçok aile kalabalık ortamlarda tatil yapıyor, havuza giriyor, mesafesiz eğlenceler düzenliyor. Durum böyleyken okulların açılmasını sakıncalı bulmak pek de mantıklı olmuyor açıkçası.
Tatil beldelerinde bayram tatilindeki kalabalığı ve kurallara uyulmadığını gördük. Anadolu’da da keza aynı şekilde. Hatta büyük çoğunluğun kalabalık ortamlarda maske takmadığını net bir şekilde görmüş oldum. Virüs hayatımızdan uzun süre çıkmayacak gibi görünüyor. Aşının bulunması konusunda da endişelerim var. Bu durumda hayatımızı yeni normale alıştırmamız gerekiyor. Yeni normalde her kesimin bilinçli şekilde davranması gerekiyor. Yani çocuklarımızın ve bizlerin sağlığını koruyan şey ilaç değil bilinçtir. Bu bilinci artırmak için çalışmalar yapılmalı.
Esnek eğitim sistemi uygulanmalı
Yeni dönemde en büyük problemin ilkokula yeni başlayan çocuklarda olacağını düşünüyorum. Bu gruptaki çocukların en büyük sorununu okuma yazma bilmemeleri oluşturuyor. Uzaktan eğitimle öğrenebileceklerine inanmıyorum. Ayrıca ilkokul çağındaki çocuklar henüz oyun yaşındalar. Ders aralarında ne mesafeyi hatırlarlar ne de hijyeni. Öğretmenlerin çocukların tamamına yetişmesi de mümkün değil. Bu nedenle çocukların 3-5 gruba ayrılarak belirli haftalarda ya da günlerde eğitime alınması doğru olacaktır. Bu süreçte hem öğretmenlere hem de ebeveynlere büyük fedakarlık düşüyor.
Eğitim ticaret olmamalı
Çocuğunu özel okula gönderen biri olsam da eğitimin ticaret olmaması yönünde düşünüyorum. En azından eğitimde eşitlik sağlanabilmeli. Ayrıca devlet okullarında eğitimin iyi olmasının önünde hiçbir engel de yok. İyi eğitim demek fiziki şartların iyi olması demek değil sonuçta. Evet mevcut durumda eğitimin özelleşmesi kaliteyi artırıyor. Ancak bu durum iyi eğitim veren okulların fahiş fiyatlar belirlemesine neden oluyor. Ya da yüksek fiyatlı okulların iyi eğitim verdiğine inanılıyor. Ama koronavirüsle birlikte ebeveynlerin özel okullara karşı yaklaşımı değişmeye başladı. Online eğitim için özel okullara o kadar para verilmesini gereksiz gören çok fazla kişi oldu. Bu nedenle de özel okulların yüzde 60’ının batacağı söylentisi başladı. Maalesef bu söylentiyle kalmayacak ve birçok özel okul kapanmak zorunda kalacaktır.
Sonuç olarak temizlik, maske ve mesafe kurallarına uyabilecek bilinçte olan çocuklar/gençler için okulların açılması yerinde olacaktır. Sonuçta bu yaştaki çocuklar zaten cafe, sinema, eğlence vb. kalabalık ortamlarda bulunuyor. Ama bu bilinçte olmayan ve özellikle annesi babası işe gitmek zorunda olan çocuklar için özel çözümler üretilmesi gerekiyor.