Çalışan bir anne ve eş olarak, sabah kahvaltı masasında bir yandan çocuğumuzun beslenme çantasını hazırlarken bir yandan da zihnimizi kurcalayan sorularla boğuştuğum günleri dün gibi hatırlıyorum “Çocuğumu yeterince görebiliyor muyum?”, “Onun büyüyüşünü kaçırıyor muyum?” ve hatta “Bir gün beni yetersiz bir anne olarak hatırlayacak mı?” gibi sorular, çoğu çalışan annenin aklından geçiyor.
Bu yazı, sizin gibi hissettiği halde gülümsemek zorunda kalan, kendini yıpratsa da çözüm aramaktan vazgeçmeyen tüm annelere.
İş ve Ev Arasında Sıkışan Kadın
Gününüzün büyük bir bölümünü iş yerinde geçirirken, aklınızda hep çocuğunuz olur. Çocuğunuzun ilk adımlarına şahit olamamak ya da bir okul gösterisini kaçırmak, sizi derinden etkiler. İş yerinde ise zihinsel olarak tam anlamıyla orada olmadığınızı hissedersiniz. Bu çelişki, kendinizi ne iyi bir anne ne de yeterli bir çalışan gibi hissetmenize neden olur.
İş hayatında üretken ve başarılı olmaya çalışırken, evde de ilgili bir ebeveyn olma beklentisi arasında sıkışıp kalırız. Bir tarafta çocuklarımıza karşı duyduğumuz vicdan azabı, diğer tarafta ekonomik bağımsızlık ve kariyer hedeflerimiz. Hangisini seçersek seçelim, eksik kaldığımız hissi peşimizi bırakmaz.
Bu Hissettiğiniz Şey Bir Tek Size Özgü Değil
Unutmayın ki çalışma zorunluluğu olan milyonlarca kadın, sizin gibi hissediyor. Çünkü çocuğuna hem maddi hem de manevi anlamda yetebilmek, kadınlara çift yönlü bir yük yüklüyor. Toplumun, anneliği fedakarlıkla özdeşleştiren algısı, kadınları kendi mutluluklarından ödün vermek zorunda hissettiriyor. Oysa bir annenin hem iyi bir ebeveyn hem de başarılı bir çalışan olması imkansız değildir.
Kendi Kendinize Şefkat Gösterin
Kendinize sormak isteyebilirsiniz: “Gerçekten yeterli miyim?” Cevabınız şöyle olsun: Evet, elinizden gelenin en iyisini yapıyorsunuz. Çocuğunuzun hayatındaki en önemli şeyin sizin sevginiz ve varlığınız olduğunu unutmayın. İyi bir anne olmak, her zaman orada olmak değil, çocuğunuza hissettirdiğiniz sevgiyle ölçülür.
Son Söz
Elbette çalışmak zorunda olabilirsiniz, ancak bu, kendinizi feda etmeniz gerektiği anlamına gelmez. Hayalleriniz, kariyeriniz ve çocuklarınız arasında bir denge kurmak mümkündür. Bunun için biraz daha şefkate, desteğe ve anlayışa ihtiyaç var—hem kendinize hem de çevrenize karşı.
Unutulmamalıdır ki kadınların güçlü destek sistemlerine ihtiyacı vardır. Kadınların iş gücüne katılımını artırmak ve hayatın tüm alanlarında var olabilmelerini sağlamak için esnek çalışma sistemlerinin hayata geçirilmesi artık bir tercih değil, bir zorunluluktur.