• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • SPOR
  • POLİTİKA
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • KÜLTÜR SANAT
  • DÜNYA
  • BURSA
  • TÜRKİYE
  • Yaşam Siyaset Magazin Gündem NEWS
  • Ara
SON DAKİKA:
08:45
Meteoroloji'den kuvvetli yağış ve rüzgar uyarısı
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Dr. İbrahim Öztahtalı
  3. TOPLUMSAL VE BİREYSEL GELİŞİMİN ANAHTARI: OKUMA VE KONUŞMA BECERİSİ
Yayınlanma: 10 Kasım 2020 - 13:31

TOPLUMSAL VE BİREYSEL GELİŞİMİN ANAHTARI: OKUMA VE KONUŞMA BECERİSİ

10 Kasım 2020 - 13:31
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
TOPLUMSAL VE BİREYSEL GELİŞİMİN ANAHTARI: OKUMA VE KONUŞMA BECERİSİ
Dr. İbrahim Öztahtalı

TOPLUMSAL VE BİREYSEL GELİŞİMİN ANAHTARI: OKUMA VE KONUŞMA BECERİSİ

 

 

Okuma ve konuşma becerisi gelişmiş toplumların sosyal yaşamını şekillendiren en önemli etkenler arasında sayılıyor. Okuma becerisini ve oranını ülkelerin uygarlık düzeyini belirleyen bir gösterge olarak da değerlendirebiliriz. Okuma alışkanlığının bir ülke insanına kazandırabileceği en mühim meleke, idrak kabiliyeti ve bu kabiliyetteki gelişmedir elbette. Okunan her kitapta farklı bir bakış açısı ve farklı bir akılla karşılaşırız. Öyleyse okunan her kitap yeni bir akıl edinmek demektir. Hangi zekâ düzeyinde olursak olalım onu kullanma becerisine sahip değilsek eğer başarılı ve ideal bir insan olma şansımız olmaz. Bu durumda akıl, zekâyı kullanma becerisi olarak karşımıza çıkıyorsa okuyarak geliştirilen ve çeşitlendirilen akıl, zekâyı etkin kullanabilmenin en önemli aracı haline gelir.

Zamanın hangi döneminde olursa olsun okuyan toplumların yaşam konforunun her zaman yüksek olduğu dikkat çekicidir. Okuyan bireylerin olaylara ve evrene bakış açıları değişiyor çünkü okudukça edinilen yeni bilgilerle mevcut bilgileri taşıyan nöronlar arasında bağlar artıyor. Bu da daha yüksek bir bellek kapasitesiyle sorun çözme becerisini ve yaratıcı düşünceyi besliyor. Öyleyse okuyan toplumların teknoloji ve inovasyon konularında da diğer toplumları geride bırakması kaçınılmazdır.

Ülkemizde okumaya ayrılan zaman oldukça azdır. Bunun temelinde ise okuma konusundaki başarısızlık yatmaktadır. Başarısız olunan bir işe elbette ilgi duymak mümkün değildir. Öncelikli olarak okumaya ilgiyi arttırmanın yolu ülke insanımızın okuma becerisini geliştirerek okuma alışkanlığını arttırmak gereklidir.

Geleceğin teminatı çocuklarımızı ve gençlerimizi okuma konusunda bilinçlendirmek ve onların dilimizi doğru ve etkili okuyabilmeleri ve kullanabilmelerini sağlayabilmek için Bursa Uludağ Üniversitesi Bilimsel Araştırma projeleri Birimi (BAP) desteğiyle bir projeyi Üniversitemiz Meslek Yüksek Okullarında tamamlamış bulunmaktayız. KUAP(GSF)-2012/70 “Uludağ Üniversitesi Meslek Yüksek Okullari Öğrencilerinin Okuma Ve Konuşma Becerilerindeki Etkinliklerinin Belirlenmesi Ve Geliştirilmesi Projesi” başlıklı projede 14 Meslek Yüksek Okulunda yaklaşık 6 bin öğrenciye iki buçuk saatlik okuma ve konuşma becerisi eğitimi verildi. Proje yürütücüsü olarak Yrd.Doç.Dr. İbrahim İ. ÖZTAHTALI, yardımcı araştırmacılar olarak da Öğr.Gör.Dr. Ersin ŞAHİN, Öğr.Gör. Ayşe ENERGİN ve Öğr.Gör. Birgül YEŞİLOĞLU GÜLER yer almaktadır. Proje 2014 Kasım ayında düzenlenen Uludağ Üniversitesi IV. Bilgilendirme ve AR-GE Günleri etkinliklerinde alanında üçüncülük ödülü almıştır.

Okuma becerisinin üç temel hedefi vardır: ilki okuma alışkanlığı kazanmak ve okumayı bir zorunluluk olarak değil isteyerek ve bir zevke dönüştürerek yapmak. Aslına bakılırsa bu o kadar da zor değil fakat yapılan bir işi zevke dönüştürmek ve bundan haz alabilmek için öncelikli olarak o işte başarı elde etmek gerekiyor. Bu durumda once mevcut okuma profilimizi değiştirmemiz şart. Türkçeyi sözcük sözcük okuma, yanlış bir okuma  alışkanlığıdır. Bu kötü okuma alışkanlığını terk ederek Türkçenin anlamsal işletim sistemine uygun bir okuma biçimi kullanmalıyız. Bu okuma biçiminde kelime birliklerinin oluşturduğu anlamsal kompozisyonları bir bütün olarak görüntülemeli ve yine bir bütün olarak algılamalıyız. Böylece okumayı kolaylaştırdığımız gibi algılama ve kavrama sorunlarını da ortadan kaldırabiliriz. Tamamladığımız uygulamalı araştırma projesinde Üniversitemiz öğrencilerinin hemen hepsinin okuma faaliyetlerinde sözcük sözcük okuduğunu ve okumayı bir zevk olarak değil zorunluluk olarak gördüklerini tespit ettik. Üstelik bu süreçte çoğu kez okudukları metinleri kavrama konusunda sorunlar yaşayarak geri gönüşler yapıp metni birkeç kez okumak zorunda kaldıkları da tespitlerimiz arasındadır. Bunun temel nedeni daha once de ifade ettiğimiz gibi mevcut okuma biçimlerinin Türkçenin anlamlandırma sistemine uygun olmamasıdır. Okuma sürecindeki bu başarısızlık doğal olarak ülke insanımızın okumadan ve kitaptan uzak durmasına neden olmaktadır. Hiç kimse başarısız olduğu bir işe karşı istek duymaz. Bütün bunlar bir araya geldiğinde okumayı bir alışkanlığa dönüştürmek güçleşmektedir. Buna rağmen nörologların ilginç bir tespiti vardır: Hergün düzenli olarak tekrar edilen davranışlar 21 gün sonra alışkanlığa dönüşmektedir. Okuma konusunda da insan beyninin bu özelliği kullanılabilir. Hergün aynı saatte yapılan 45 dakikalık bir okuma periyodu yirmi birinci günün sonunda okumayı bir alışkanlığa dönüştürmenizi sağlayabilir. Elbette yanlış okuma alışkanlıklarınıza da bırakmak koşuluyla.

Okuma becerisinin ikinci hedefi ise bilinçli bir okuyucu profili oluşturmaktır. Okuyucuların önemli bir bölümü tüm okuma materyallerini aynı şekilde okumaktadır. Bir başka deyişle okuma şekil ve stratejiler tüm okumalarında aynıdır. Halbuki okumadan beklentilerimiz değiştikçe yani okuma amacımız değiştikçe okuma şeklimiz ve uyguladığımız stratejiler değişmelidir. Farklı okuma amaçlarına farklı okuma türleri kullanılmalıdır.  Böylece okuma amaçlarına çok daha kısa sürede ulaşılabilir, okumaya iş gördürülebilir.

Üçüncü hedef ise okuma hızının arttırılmasıdır. Sıradan bir okuyucunun okuma ve kavrama hızı dakikada ortalama 500 kelime ile 800 kelime arasında değişmektedir. Fakat ülkemizde ortalama dakikada okuma hızı 150 kelimedir. Okumayı güçleştiren ve çok yavaş bir aaliyete dönüştüren iki kötü okuma alışkanlığımız var. Sözcük sözcük okuma ve buna bağlı olarak da içten seslendirme. Okuduğu her kelimeyi içinden tekrar eden okuyucu zaman içinde okuma hızını konuşma hızına eşitlemekte ve hangi hızda konuşuyorsa aynı hızda okumaktadır. Okuma görsel bilgi alma yollarında biridir. Fakat bizim okuyucumuz bu konudaki başarısızlığını, görsel olarak algılamakta güçlük çektiği ifadeleri bir de işiterek algılama ihtiyacı duyduğundan okumaya çalıştığı her kelimeyi içinden ya da dışından tekrar eder. Bu da okuyucunun normal okuma potansiyelini kullanmasını olanaksızlaştırır. Sonuçta çok emek ve zaman harcanan ama başarılı olunamaya bir okuma süreci ortaya çıkar. Sonra da okumayan bir toplum, bundan daha doğal ne olabilir ki…  Başarısız okuma sürecini iyileştirmenin, sözcük sözcük okumanın ve içten seslendirme alışkanlığını bırakabilmenin tek yolu okuma hızımızı 400 kelimenin üzerine çıkarabilmektir. Bunun için de blok okuma yani anlamsal birlikleri görüntülryip algılama becerisini geliştirmek gerekmektedir.

Okumaya bağlı olarak gelişen ve mükemmelleşen bir başka konu ise konuşma becerisidir. Bireysel ve toplumsal iletişimimizde dilimizi iyi derecede kullanmak birçok iletişim kazasının da önüne geçmektedir. Kişinin kendini doğru ifade edebilmesi anadili bilincinin ve onu kullanma becerisinin gelişimiyle doğru orantılıdır.

UÜ Meslek Yüksel Okullarında Okuma ve Konuşma Becerisi Eğitimine katılan öğrencilerin önemli bir bölümünün okumayaya bağlı olarak kendilerini ifade edebilme becerilerinin de zayıf olduğu dikkat çekmiştir. Okuma becerisi aynı zamanda bireyin anadilini öğrenme ve etkili bir şekilde kullanmabilme becerisinin en önemli etkenidir. Okuma becerisindeki zayıflık ve verimsizlik öğrencilerin Türkçeyi gerçek kapasitesinde ve işlekliğinde kullanamamalarının da temel nedenini oluştırmaktadır.

Dili doğru ve etkili kullanabilmenin ilk adımı, kullanılan dili tanımakla başlar. Türkçe, ifade gücü açısından dünyanın en iyi dillerinden biridir. Bugün dünya da 2500’den fazla dil kullanılmaktadır. Dilbilimcilere göre gelecek yüzyıllarda dünyada sadece altı doğal dil kullanılacaktır ve onlardan biri de Türkçedir. Türkçenin çok anlamlılık özelliği ve anlamsal işletim sistemi, Türkçeyi dinamik bir dil haline getirmiş ve onunla ifade edilebileceklerin sınırlarını genişletmiştir. Dilin gerçek söz varlığını, ifade farklılıkları yaratan cümle türlerini, vurgu, tonlama, durak gibi ses kontrolü ögelerini, söz ve anlam sanatlarını, kurallarını bilerek etkili kullanmak kişinin kendini doğru ifade edebilmesinin ilk adımını oluşturan ayrıntılardır. İkinci adım, iletişim kuracağımız bireysel veya toplumsal hedef kitlenin ve durumbağlam’ın  analiz edilmesidir. İçinde bulunduğumuz kültür, toplumdan beklentilerimizi ve toplumun bizden beklentilerini inanılmaz derecede etkiler. Bu nedenle konuşma öncesinde karşımızdaki hedef kitleyi tanımalı elde edilen veriler doğrultusunda konuşmamızın akışını ve içeriğini düzenlemeliyiz. Konuşmamızın başarılı olabilmesi için yapılması gereken bir başka uygulama da Durumbağlam analizidir. Durumbağlam, konuşmamızın dinleyiciyle buluştuğu andaki tüm fiziksel koşulları içine almaktadır. Mekân, hava, ışıklandırma, ısınma, konuşma alanı, konuşma sırasında kullanılacak teknik malzemeler v.s. Fiziksel koşulları dikkate almadan hazırlanan bir konuşmanın başarıya ulaşması tesadüf olacaktır.

Üçüncü adım iletişim amacımız doğrultusunda verilerden hareketle konuşma metnini ya da planının oluşturulmasıdır. Planlama, konuşma kalitesini arttıracağı gibi dinleyicilerin anlatılanları daha kolay algılayıp kavramasını da sağlayacaktır.

Dördüncü adım Konuşma anı işin en zor kısmıdır. Dinleyiciye nasıl göründüğünüz, hazırlıklarınızı nasıl aktaracağınız son derece önemlidir. İyi bir konuşmacı giyimine özen göstermeli, önyargı oluşturacak aksesuarlardan kaçınmalıdır. Konuşmanın kalitesini ve etkisini arttıracak en önemli unsur ise “ses”tir. Konuşmacı sesini verimli şekilde kullanmalı, tonlama, vurgu ve durakları etkin biçimde uygulamalıdır. Bunu başarabilmenin temelinde doğru nefes alabilmek vardır. Diyaframı tam kapasite ile kullanmayan bir konuşmacı sesine yeteri kadar hakim olamayacaktır. Bu nedenle de konuşmacı etkileyiciliğini kaybeder. Konuşmacının ses hakmiyeti güvenilirliğini arttırmakta, ikna kabiliyetini güçlendirmektedir. Sözcüklerimizin hemen yanında birçok kere de onların çok daha önünde yer alan bir başka önemli kavram da “beden dili”dir. Ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimizin önemini vurgulamak gerekir burada. Yüz dilinizin her zaman söylediklerinizden daha önemli ve daha dikkate değer olduğunu unutmamak gerekir. Sesimize vereceğimiz duygu tonunu once yüzümüzden geçirmemiz gerekiyor. Duruşumuz, yürüyüşümüz ve bedenimiz, dinleyicilere çok önemli mesajlar ve ipuçları verir.

Değerli dostlarımız sonuç olarak konuşmacının heyecanına hakim olması, dinleyici ve kürsü korkusunu yenmesi ve konuşma konusunda ustalaşması deneyimlerinin sıklığı ile doğru orantılıdır. Mesleğini konuşarak icra eden her bireyin iyi bir konuşmacı olması gerekir. Fakat daha derin düşündüğümüzde sadece mesleği konuşmaya dayalı olan kimselerin değil sosyal iletişim kurmak zorunda olan tüm insanların iyi bir konuşmacı olması gerekir. Bireysel, toplumsal iletişimimizin kalitesinin artması, iletişim kazalarının azalması, anlayabilen ve anlatabilien bir toplum alabilmemizin yolu iyi bir konuşmacı, iyi bir dinleyici olmaktan geçiyor.  

 

 

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • KİŞİLER ARASI İLETİŞİM - 20 Aralık 2020
  • İLETİŞİM… - 30 Kasım 2020
  • "KENDİNİ (yeniden) İNŞA ETMEK" - 23 Ekim 2020
  • Çocuklarımız Neden Kitap Okumuyor? - 29 Eylül 2020
  • "Geleceğin Eğitimi" - 14 Eylül 2020
  • TİPLER ve KARAKTERLER - 21 Ağustos 2020
  • İnsan Niçin Yaşar? - 11 Ağustos 2020
  • HAYATIMIZIN EN KIYMETLİ SERMAYESİ: ZAMAN… - 06 Temmuz 2020
  • Başarı Nedir? - 22 Haziran 2020
  • Tüm insanlara içten bir merhaba... - 08 Haziran 2020
    Köşe Yazarları
    Ülfet Çetin ÖZTÜRK
    Ülfet Çetin ÖZTÜRK
    23 Haziran'da Kadın Mühendisler İçin Bir Teşekkür ve Yeni Umutlar
    Prof.Dr. Ebru YALÇIN
    Prof.Dr. Ebru YALÇIN
    Kedi ve Köpeklerde Pika Problemi
    SUZAN ÇATALOLUK
    SUZAN ÇATALOLUK
    ESKİ ZAMANLARIN KADIN HİKÂYELERİ... 2. HİKÂYE: ÖLÜMCÜL ŞÜPHE
    Prof.Dr. Behçet Kemal YEŞİLBURSA
    Prof.Dr. Behçet Kemal YEŞİLBURSA
    OSMANLI SARAYI'NIN BUZCUSU: BURSA'NIN KADİM AİLELERİNDEN BUZCUBEYLER (BUZCULAR) AİLESİ
    Prof.Dr. Betül BATIR
    Prof.Dr. Betül BATIR
    "Karakter ve Değer Eğitimi" Üzerine Birkaç Not
    Kadın üzerinde tartışılan konu: Sistem mi, birey mi?
    Neslihan ÇELİK ALKOÇLAR
    Kadın üzerinde tartışılan konu: Sistem mi, birey mi?
    Dr. Gül Çiçek Zengin Bintaş
    Dr. Gül Çiçek Zengin Bintaş
    Geçmişin Senaryosu, Bugünün Gerçeği Oldu
    Dr. Özlem BAYKAL
    Dr. Özlem BAYKAL
    Yoksulluktan, Yoksunluktan, Yine de Ayakta: Kadın
    ATİLLA SAĞIM
    ATİLLA SAĞIM
    Ne Çok Öldüler Yaşatmak İçin... 21 Mayıs 1864 Kafkas Sürgünü
    AV. AYDAN AYHAN
    AV. AYDAN AYHAN
    Çocuk Hakları Masal Değildir ... 
    Doktorant Gizem ŞERİFOĞULLARI
    Doktorant Gizem ŞERİFOĞULLARI
    ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFE: GELECEĞİ AYDINLATMA OLANAĞI
    Elif Doğrul
    Elif Doğrul
    Bağlamı Anlamak: Tasarımda Kullanıcı Deneyimi
    14 OCAK DÜNYA MANTIK GÜNÜ
    Gürkan KAYA
    14 OCAK DÜNYA MANTIK GÜNÜ
    Siyasetin Balıbey atışması
    Muharrem KARABULUT
    Siyasetin Balıbey atışması
    Soykırıma Ses Çıkar
    Nurefşan OKUMUŞ
    Soykırıma Ses Çıkar
    Metabolizmayı Hızlandıran Besinler
    Beslenme ve Diyet Uzmanı Sudenur Taycı
    Metabolizmayı Hızlandıran Besinler
    KANSER OLMA FOBİSİ:KANSERDEN DAHA YAYGIN
    Uzman Klinik Psikolog Reyhan Algül
    KANSER OLMA FOBİSİ:KANSERDEN DAHA YAYGIN
    Çocuğuma Oyuncak Silah Satın Almalı Mıyım?
    Sezen Tunca Mutlu
    Çocuğuma Oyuncak Silah Satın Almalı Mıyım?
    8 MART' TA KADIN SAĞLIĞI
    Op. Dr. Elif ÖYE
    8 MART' TA KADIN SAĞLIĞI
    Kül Adam
    Oğuz Han AYAZ
    Kül Adam
    KİŞİLER ARASI İLETİŞİM
    Dr. İbrahim Öztahtalı
    KİŞİLER ARASI İLETİŞİM
    SOR?
    Duygu Özer
    SOR?
    Lavanta kokulu babam...
    Dilek İLHAN
    Lavanta kokulu babam...
    Başkasının Gözüyle Görmeyi Öğrenelim
    Mualla YILDIZ
    Başkasının Gözüyle Görmeyi Öğrenelim
    Dik Durmanın Bedeli 5
    Op. Dr. Esin KAYAOĞLU ÜSTÜNOVA
    Dik Durmanın Bedeli 5
    Çok Okunan Haberler
    Yurtta bugün hava nasıl olacak? Hangi bölgeler 'kuvvetli rüzgar' altında?
    Yurtta bugün hava nasıl olacak? Hangi bölgeler 'kuvvetli rüzgar'...
    Sıcakta sıkıcı gelen kask hayat kurtarıyor
    Sıcakta sıkıcı gelen kask hayat kurtarıyor
    Patnos AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı'ndan strateji toplantısı
    Patnos AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı'ndan strateji toplantısı
    Ana Sayfa
    SPOR
    POLİTİKA
    SAĞLIK
    EKONOMİ
    KÜLTÜR SANAT
    DÜNYA
    BURSA
    TÜRKİYE
    Yaşam
    Siyaset
    Magazin
    Gündem
    NEWS
    Köşe Yazarları
    Foto Galeri
    Video Galeri
    Yerel Haberler
    Üye Paneli
    Günün Haberleri
    Arşiv
    Gazete Arşivi
    Anketler
    Hava Durumu
    Gazete Manşetleri
    Nöbetci Eczaneler
    Namaz Vakitleri
    • DÜNYA
    • EKONOMİ
    • Magazin
    • NEWS
    • POLİTİKA
    • Siyaset
    • SPOR
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
    • Köşe Yazarları
    • Üye Paneli
    • Yerel Haberler
    • Günün Haberleri
    • Arşiv
    • Gazete Arşivi
    • Anketler
    • Hava Durumu
    • Gazete Manşetleri
    • Nöbetci Eczaneler
    • Namaz Vakitleri

    • Rss
    • Künye
    • İletişim
    • Çerez Politikası
    • Gizlilik İlkeleri

    Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
    İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

    Yazılım: Tumeva Bilişim

    aohbetislami chatomeglatürk sohbetdini chatPenis Büyütme AmeliyatıMeme Büyütme AnkaraBurun Estetiği AnkaraLazer Epilasyon Ankara Lazer Epilasyon AnkaraKürtaj AnkaraKızlık Zarı Dikimi AnkaraLazer Epilasyon KonyaCilt Bakımı KonyaKıl Dönmesi Tedavisi AnkaraHemoroid Tedavisi AnkaraMeme Ultrasonu AnkaraRadyolog AnkaraSelülit Tedavisi KonyaGöz Kapağı Estetiği Ankara