Üniversiteli gençler haklı değil mi?
Uzunca bir süredir gençlerin büyük çoğunluğu garantisi olan bir iş ve özellikle de devlet memuru olmak istiyor. Üst üste yaşanan ekonomik krizler haklı olarak bu yola itiyor. Eskiden devlet memuru olmak pek cazip gelmiyordu. Çünkü maaşları özel sektörden düşüktü. Ama artık devletin en düşük kademesinde kalifiyesiz çalışanın maaşı bile üniversiteyi yeni bitirip işe giren gençle hemen hemen aynıdır. Dolayısıyla yeni gençlik şunu sorguluyor “bu kadar yıl niye okudum?” Gençler tam da bunu sorgularken haberlerde hep üniversitelere devlet memurluğuna alınanlar konuşuluyor. Dekanın kızına özel kadro, Prof.’un yeğeni, milletvekilinin yakını ve dahası …… sonuçta ne oluyor? Gerçekten çalışanların ve emek verenlerin birçoğu hak ettikleri yerde olmuyor ve motivasyonu düşen umutsuzlaşan bir nesil yetişiyor. Çoğu da torpil yapacak “dayı” bulmaya çalışıyor.
Kişilik yapınıza göre iş edinin
Bunları sadece siz yaşamadınız. Emin olun bizler de bu süreçlerden geçtik. Sadece devlet memurluğu değil özel sektörde bile torpil olmadığı için yada referansımız olmadığı için giremediğimiz yerler oldu. O yüzden sizlere bazı önerilerim olacak.
Devlet memurluğuna girmek zordur. Ama haklısınız girdikten sonra çok büyük sıkıntılar yaratmadığınız sürece yeriniz garantidir. İşten atılma gibi bir riskiniz yoktur. Hatta siciliniz iyiise gelecekte terfi etme garantiniz de vardır. Karmaşık bir görev tanımı da yoktur. Çalışanların yapacağı iş net bir şekilde belirlenmiştir. Kar amacı güden kuruluş olmadığı için günlük yada aylık ulaşılması gereken üretim adedi vb. hedefler olmadığı için sürekli bir stres ortamı yoktur. Başınızda durup yaptığınız işi takip eden, performans kriterleri koyan ve çıkarmakla tehdit eden bir patron da yok. Maaşların gecikmesi gibi bir durum söz konusu değil. Bu tabloya bakıldığında kim devlet memuru olmak istemez ki? Şunu da eklemek istiyorum. Her devlet memurluğu kadrosu böyle değildir tabiki.
Ancak devlet memurluğunun özellikle araştırmacı, fikir üretmeyi seven ve çalışmayı hayat prensibi olarak edinmiş kişiler için olumsuz tarafları da çoktur. Devlet memurluğunda yıllarca aynı işi yapmak belli bir süre sonra monotonluk getirecektir. Bir üst kurum yada kişi tarafından verilen kriterleri belirlenmiş işleri yapmaktan dolayı mevcut bilgilerin körelmesi kaçınılmazdır. Kişisel fikirlerin, önerilerin önemi pek yoktur. Dolayısıyla takdir edilme nedeniyle edinilecek olan iş tatmini özel sektördeki gibi değildir. Çok çalışsanız, işinizi başarı ile yapsanız bile sizinle aynı pozisyonda çalışan fakat işini tam yapmayan memurlardan farklı bir maaşınız olmayacaktır. Hatta bazıları tembellik yaptığı için ve onun işi de size yüklenecektir.
Araştırmacı olanlar çalışmayı ve üretmeyi sevenler için özel sektör hatta girişimcilik
Özel sektöre girmek ve girişimci olmak devlet memurluğuna girmekten daha kolaydır. Fikirlerinizi ve önerilerinizi uygulayabilme imkanı da bulunmaktadır. Devlet memurluğu gibi durağan bir ortam yerine her an hareketli, yeni gelişmelerin olduğu ve başarının takdir edildiği bir ortam vardır. Dürüst, güvenli ve iş odaklı çalışan, yeni fikirler üreten yani performansı diğer çalışma arkadaşlarına göre yüksek olan kişiler hem maddi hem de manevi olarak ödüllendirilmektedir. Kısacası kendini birçok konuda geliştirip yeni bilgiler edinerek, ortaya müşteriyi ve/veya diğer çalışanları memnun eden bir ürün/hizmet çıkarmanın hazzı bambaşkadır.
Ya da çalışma saatlerinizi kendinizin ayarladığı, kararları sadece kendinizin aldığı bir girişimi istemez misiniz? Ayrıca ülkenin girişimciye ne kadar çok ihtiyacının olduğunu hepimiz görmekteyiz. Ülkenin hedeflerine ulaşmasında katkısı olan bir başarılı bir girişimci olmak, çalışmalarınızla ödüller almak, yanınızda çalışan personellerinize ekonomik ve sosyal olarak katkı sağlamak sizleri yeterince tatmin etmez mi?
Umutsuzluğu bırakıp, hedefe odaklanın
Yaklaşık 20 yıllık iş hayatı tecrübem sonrasında şunu söyleyebiliyorum. Evet çalışma hayatı çok zor özellikle de ekonomik kaygılar varken ve iş garantisi de yokken. Ama emin olun ki uzun sürse de “emek veren çalışan sonunda kazanıyor, hak ettiği yerde oluyor”.Yapmanız gereken tek şey hedefe kilitlenmek, motivenizi düşürenlerden uzak durmak ve çalışmak, çalışmak, çalışmak… Hiçbir zaman vazgeçmeyin. Vazgeçtiğiniz noktada kaybedersiniz.