Aslında bu başlığa bakıp, mesleği kasaplık olan bir kişinin beyin ameliyatı yapmış olduğunu anlamanız mümkün.
Ama, bu başlık, Avrupa Birliği Denetmenleri tarafından Türkiye’deki hukuk sistemi için kullanılmaya başlanmış.
Nasıl ortaya çıktığını merak edip araştırdım. Vatandaşın birisi, bir kamu kurumuyla aralarında yapılan ikili sözleşmeye göre işe başlamış. Sonra, kamu kurumunda idareciler değişmiş. Yeni gelenler, bu işten kurtulmanın formüllerini aramaya başlamışlar. Önce, Devlet İhale Kanunu’na aykırı sözleşme yapıldığını iddia etmişler. Sonra, incelenmiş, sözleşmenin ihale yasasına uygun olduğu ortaya çıkmış. Bu kez de, kamu kurumunun, bu sözleşme öncesinde aldığı meclis kararında hata ortaya çıkmış.
Tamam. Bu hatanın kusurlu tarafı kamu kuruluşu. Sözleşmenin diğer tarafı ise, kamu kurumuna başvurup hatasını düzeltmesini istemiş. Kamu kurumu, hazine bulmuş harami gibi davranıp, “Tamam işte. Bu işten kurtuluyoruz. İşi de bizim falanca adamımıza bir güzel veririz. Olur biter.” Düşüncesiyle hareket etmiş.
Neyse, zaman geçmiş. Kamu kuruluşu sözleşmeye konu malı başkasına satmak için karar almış. Bunu duyan sözleşme tarafı mahkemeye gitmiş. Ama, bu arada, “ihaleye fesat karıştırma ve görevi kötüye kullanma, hatta kamu hizmetinde adam ayrımcılığı” iddiaları gündeme gelmiş.
Malum, bu iddiaların hepsi adli vaka. Yani, cezai sorumluluk isteyen olaylar.
Savcılığa gerekli şikayet yapılmış. Ama, karşıdaki kişiler memur. İdari makamlardan izin alınması gerekiyor ki, soruşturma başlasın. Yoksa, bizler “milletvekilleri koruma altında, dokunulmazlıkları var” gibi feryat figan edip dururken, benim memurumun dokunulmazlığı bakın nasıl bir dosya kapatmaya yol açmış.
Savcılıktan gelen dosyayı incelemeye alan idare, hukuki sorunların olduğu bu konuyu araştırması için iki tanesi inşaat bir tanesi de harita olmak üzere toplam üç mühendis atamış. Yani, yasada söz konusu suçlamanın incelenmesi için üç tane bilirkişi atanması gerekir hükmü var ya, bu hüküm yerine getirilmiş.
Oysa ki Evrensel Hukuk Kuralları Sözleşmesi’ne ve Avrupa Hukuk Birliği Sözleşmesi’ne imza atan Türkiye’deki hukuk sistemine göre inceleme veya ön araştırma için kurulan bilirkişi heyetleri genelde, hukukçu, mali müşavir ve mühendislerden oluşuyor.
Neyse uzatmayalım, anaların ne evlatlar doğurduğuna dair örnekteki sonuçlara bakalım.
Mühendisler suçlamalarla ilgili dosyayı inceliyorlar. Sonra da ortada suç unsuru ve suç delillerinin olmadığına, şikayetçinin ise sözleşmenin iptali nedeniyle duyduğu rahatsızlıktan dolayı kamu görevlileri şikayet ettikleri kanaatine varıyorlar.
Titirlerinde hukukçu olmayan bu kişiler, sanki ağır ceza reisleriymiş gibi bir de kanaat raporu hazırlamışlar.
İşin Türkçesi, hukuk skandalına yol açan dosya, mühendis raporlarıyla kapatılmış.
Sonra, itiraz edildiği için konuyu inceleyen bakanlık inceleme heyetinin isimlerinin altında titirleri ve meslekleri yazmadığı için, genel uygulamadaki gibi davranıldığını düşünüp, şikayetçinin itirazlarını ret etmiş.
Adli görevliler, ortaya çıkan belgeler, bilgiler ve delillerin ışığı altında soruşturma başlatmayı beklerken, dosyanın kapatıldığını öğrenince şaşırmışlar.
Tabi, Türkiye’de iç hukuk yolları tükenmek üzere iken, konuyu öğrenen bir başka kamu görevlisi, bir başka kişiden tekrar şikayette bulunmasını istemiş. Malum, ortada bir hukuk skandalı ve soruşturma hatası var. Soruşturma için atanan memurların, “biz mühendisin, hukuktan anlamayız” diyerek dosyanın hukukçu görevlilere gönderilmesini isteyecekleri yerde oturup, birde ahkam keserek, delilleri karartarak rapor hazırlamasına pek çok kişinin gönlü razı olmamış.
Durum, Ankara’daki bürokrasiye de anlatılmış.
Onlar bakmışlar. “Bu durum tam, kasaba yaptırılan beyin ameliyatına benziyor” teşhisini koymuşlar.
Durum bundan ibaret.
Bizler, herkesin mesleğine, icra-i sanatına saygılıyız. Ama, insanların geleceklerini karartan, kamu uygulamalarında adam ayrımcılığı yaratan bu tür uygulamalara tümüyle karşıyız.
“Olur böyle vakalar” demek yerine, “neden oluyor böyle vakalar?” sorusuna cevap bulduğumuz zaman, sanırım, dosya kapatmak ve suçlanan kamu görevlilerini kurtarmak için araştırma yapılmasını değil, hak ve hukuka saygıyı öğreneceğiz.