Ülkemizdeki sakin ortam yok edilmek isteniyor.
Bu tehlikeyi bizler yaşıyoruz., Biliyoruz. Görüyoruz.
Bu tehlikenin farkında olmayanlar var. Siyasi ikbal peşinde koştukları için gözleri burunlarının dibinde olup bitenleri göremeyecek kadar kör olanlar var.
İnsanların mutlu, huzurlu yaşamısını istemek yerine, siyasi çıkar hesapları yaparak kargaşa ortamından medet umanların olduğu ülkemizde, bizler daha çok böyle birlik ve beraberliğe ihtiyaçımız var şeklinde yazılar yazmaya devam ederiz.
Devam ederiz, çünkü, insanların sağlıklı, mutlu, huzurlu bir ortamda yaşamaları için gerekli önlem ve tedbirleri almakla görevli olanların, vatandaşlarını sakinleştirmek yerine ellerine silah alıp nöbet tutmalarını önerenlerin siyasi güç kazandığı ülkemizde, böylesi tehlikenin farkında olmamaları insanların gerçekten çok güç. Çünkü, Türk milleti olarak bizlerde acıma duyguları var.
Bizde, karşısındaki kişilere insan olarak bakma özelliği var.
Bizde, insanlar düşman olsa bile yaratılanı, yaratandan ötürü sevme gibi bir alışkanlıklarımız var.
İşte bütün bu özelliklerimiz sayesinde bizler, ülke bütünlüğüne dinamit koymaya çalışan teröristlere bile şevkatle yaklaşmaya çalışan bir toplumun bireyleriyiz. Kan dökenlerin savunulması için binbir gerekçe ile bahaneler düzen medya destekli bazı terör örgütlerinin bu insanlığa masummuş gibi gösterilmek istenmesine seyirci kalmak zorunda olan bir toplumda yaşamak zorundayız.
En zoru ise, terör belasına bulaşmış, eli kanlı teröristlerle siyasi beraberlik yapmak zorunda bırakılan bir seçim sonuçlarıyla bu ülkenin yeni koalisyon çalışmaları aramak zorunda kalması.
Terör yeniden hortladı, şeklinde haber yapıp, yazılar yazmak, bu toplumun bilinçlenmesine değil, daha çok öfke ve kin duymasına yol açar. Toplumda kutuplaşma daha çok başlar.
Onun için olaylara vakur ve sağduyulu yaklaşmak lazım. Ama, içimiz kan ağlarken ne kadar sağduyulu olabiliriz? Sorusuna ne yalan söyleyeyim, ben kendi adıma ve kendi payıma cevap bulamıyorum.
İşte bütün mesele burada.
Toplumda huzur ve güven hakim iken, birden, aniden ne oldu da böylesine kan dökülmeye başlandı?
Hani silahlar gömüşmüştü?
Şimdi o silahlar toprak altından çıkarılıp yeniden mi temizlenip, yağlandı? Cilalandı.
Vatandaş kanı akıtmak için mi bu ülkede kaos çıkarmak için mi böylesine kan gölüne dönen saldırılar yapılmaya başlandı?
Yazık günah değil midir bu vatan evlatlarımıza?
Türkiye’nin ateş cemberi içinde kalmasının toplumdaki tepkilerine, insanların içlerine korku salınmasına kim izin vermek ister ki?
Bütün bunları yeniden düşünmek gerekir.
O canlı bombanın anne-babası “benim çocuğum neden böyle bir eylem yaptı?” diye düşününce, çocuklarını o terör yuvalarından kurtarıp, topluma, vatana, millete hayırlı birer evlat olmasını sağlamadıkca bu saldırılar durmaz. Durmayacaktır.
Bunun suçu sadece, eylem yapanlarda değil, o eylem emrini verenlerden tutunda, onlara her türlü desteği verenlerde aramak gerekir.
Neyin savaşını veriyorlar? Bir açıklasalar da öğrensek.
Bu kadar göz yaşına yazık.
Gülmeye çalışan anneleri, yeniden ağlatmak büyük günah.