Evet, esas soru bu… Acaba mutlu olmayı mı unuttunuz yoksa eskiden tat aldığınız duyuları-nız daha mı Pollyanna’ydı hayata karşı… Bizleri yıpratan hayatın kendisi mi acaba, yoksa biz mi bu konuda çok tavizkarız… Sevgili hanımlar ne kadar değişik bir duygu değil mi? İnsan ruhunu aslında coşturacak o kadar güzelliklerle dolu ki dünyamız. Etrafınıza, cebinize, önünüze ve de yanınıza baktığınızda mutlu olmak için o kadar çok sebep görebilirsiniz ki… Ancak öyle bir durumdur ki bu, biraz önce saydığım tüm özellikler hayatınızı karartabilir de… Batmaya, acıtmaya ve hatta kanatmaya dahi başlar… Farkında olmadan mutsuzluğa kapılarınızı açmışsınızdır bile. Tercihleriniz de bu anlamda çok önemlidir aslında… Hayatın belli periyotlarında kırılma noktaları olduğuna inanırım. Kader… Elbette kaçınılmaz gerçektir ancak belki de hayatımızı farklı eksenlere kaydıracak şansa da sahip olabiliriz, en azından nüanslarla renk katılabilir hayatımıza… Öbür türlü insan aklı kötüye yormayı sever… O yüzden ne kadar mutlu olduğunuzu bir düşünün hele… Düşünün ardından da mutsuzlukları kovmak için bir sürü nedene sahip olduğunuzu hatırlayın… Zor olacak ama gülümseyin… İyi hissedeceksiniz… Biz hanımlara gülmek yakışırrr…