Yazmak bir sanat zannederdim, ilk yazmaya başladığımda.
Küçüktüm ve yeni fark etmiştim kendimdeki yazma hevesini, ne büyük keyifti hala hatırlarım.
Ve çok uzun zaman bu keyfin verdiği sevinçle devam etti yazma serüvenim.
Son dönemlerde bakıyorum ki bu sevinç, yorgunluğa ve mutsuzluğa dönüşmüş.
Ya herkes gibi yazıp hepsiyle aynı yönde çizgide olacaksın, ya tamamen tersi olacak ve kabul görmeyeceksin…
Nedense anlamsız bir bölünme, anlamsız bir kendin olamama haline bürünmüş yazmak eylemi
Bakın artık sanat diyemiyorum çünkü çok kişinin uyruğunda artık yazmak, çoktan işlevselliğini yitirdi ve sadece ve sadece eyleme dönüştü.
Vardır tabi hala ilki günkü sevgi ve hevesiyle yazıp, bitirince baştan sonra keyifle yazısını okuyanlar. Bir elin parmakları kadar da olsa kalmışlardır herhalde ülkemin sakin köşelerinden bir yerde ama bizim buralarda kalmadı.
Kalmadı çünkü insanlar sadece bir şeyler çiziktiriyor, yazmış olmak için yazıyor, hatta öyle ki sadece sosyal medyada biri iki kelime yazıp paylaşmak bile yazarlık diye addediliyor.
Durumun vahameti ortada anlayacağınız gibi.
İşte tam da bu ve bunun gibi sebepler yüzünden yazar nüfusu azalıyor diyeceğimi sanıyorsunuz ama sizi yanıltacağım (ki öyle olması muhtemeldi ) maalesef sosyal medyanın her satırından yazar fışkırıyor.
Onlara sözde yazar diyebiliriz belki ama yazdıklarını dikkate alacak olursak, yok dikkate almak diyecek kadar ciddiye almayalım, okumaya çalışacak olursak yazarlıkla uzaktan yakından alakası olmadığını görmek mümkün.
Ve bu mümkün olma hali bu işi sanatsal bir aşkla yapanların keyfini, şevkini yerlerde süründürüyor, maalesef.
Peki kim bunlar, neden böyleler?
Neden insanlar cin olmadan adam çarpmaya, alfabeyi bilmeden konuşmaya, imlayı bilmeden yazmaya çalışıyor, hatta kendisini bu konuda önemli ilan ediyor.
Ya da onu ilan edenler bu konuda onun kadar bilgisiz olanlar olabilir mi?
Peki neden bu kadar popülerler o halde?
Tüm bilgi birikimini facebooktan edinen, googlelayıp bu bilgileri derinleştirenlerin, haznelerinde kaç kelime var?
Konjonktüre ayak uydurmak, ocu, bucu ya da şucu tanımlanmaktan rahatsız olmayan, onlar gibi olmayanların da derhal sistemin dışına itmeye çalışanlar bunlar değil mi?
Varoluş sebebi olarak ilan ettikleri ocu-bucu- şucu kavramlarını kendilerinin yarattıklarının bile farkında değilken, nasıl bir sanrıyla olmadıkları, bilmedikleri köşelerde savrulmayı bir çizgiyle bağdaştırabiliyorlar. Şaşkın bakmaktan başka ne yapılabilir onların özgüveni tavan bilgisi, taban yapmış zihniyetine…
Ne diyelim her yeni gün yeni sosyal medya bilgelerine gebe. Üstelik entelektüel olmaya, bilmeye okumaya gerek yok, videosunu izleyip, ilk cümlesini görmüş olmak yeter.
Boşver canım ya
Bu kadar kısa dünyayı, uzun cümlelerle doldurmak zaten kavram kargasından başka nedir?
Yaz gitsin…