Uçan Süpürge’nin web sayfasında paylaştığı dikkat çekici bir haber vardı.
Zaten gündemden düşmeyen, her gün kendini hatırlatmak zorundaymış gibi bir cinayetle karşımıza çıkan, taciz ve tecavüzün, kadına şiddetin ülkemizdeki durumu ile ilgili de çarpıcı bir haber.
Batman’da 15 yaşında bir kız çocuğunun uğradığı ve çocuğun 4 aylık hamileliğiyle ortaya çıkan tecavüz, yapılan DNA testiyle yüzde 99,99 olarak kanıtlanıyor. Serbest bırakılan suçlunun, bu kanıta rağmen 15 yaşındaki çocuğun bu işi rızasıyla yapmış olabileceği ihtimali öne sürülerek tutuklanma talebi reddediliyor.
Yorumu size bırakıyorum.
Şimdi gelelim ABD’deki örneğe .
Mormonlardan kopmuş bir tarikatın çok eşli lideri, reşit olmayan iki kız çocuğuna, dini tören kisvesi altında tacizde bulunduğu gerekçesiyle 2070 yılına kadar şartlı tahliye edilmemek şartıyla toplam 119 yıl ömür boyu hapse mahkûm edildi.
Şimdi iki ayrı dünya ülkesindeki değerlendirmeler altında, ışığı nereye tutalım da, bu geçici olduğuna inanmaya çalıştığım körlük kalksın ortadan.
Kendimiz seçemediğimiz doğduğumuz topraklar, insan olmanın ötesindeki değerimizi de mi belirliyor, kaderimiz gibi?
Erkeğin kadına- çocuğa karşı işlediği her suçta erkeğe inanmayı tercih edenlerin asıl suç unsuru olarak önce bizleri görenlerin zihniyetlerini değiştirmeye nereden, kimden, nasıl başlayacağız?
Suçlu olduğu ispat edilenlerin bile yargılanamaması, ağır bir hukuk açığının mı yoksa kadına- kız çocuğuna hiç değer verilmeyen toplumun bireyleri olduğumuzun mu göstergesi?
Gerçek ve son rakamsal boyutlara ulaşıldığında, aile içi şiddet, erken yaşta evlilikler, ensest gibi konuların ülkemizde ne derece büyük oranlarda var olduğu ve artış hızının hangi sebeplere dayandırılacağının, önemli bir araştırma konusu olması gerektiği kanaatindeyim.
Sadece değişen değil aynı zamanda bozulan toplumsal dengeler, sadece psikolojisi sorunlu bireyler yaratmakla kalmıyor, kendi bedenlerini tanımadan, tanımalarına fırsat verilmeden, zorla, yaptırımlara maruz kalanlar, sonu gelmeyen bir eziyetin kucağına düşüyor.
Sadece üzerimize düşenler, yapılması gerekenlerin yanında devede kulak gibi.
Sorun büyük.
Sorun göz ardı edilebilir gibi değil
Sorun her an her yerde, yanı başımızda.
Nereye baksak, kafamızı nereye çevirsek, bir kadın şiddeti ya da gizlenmeye çalışılmış ama ortaya çıkmasına engel olunamamış vakalar çıkıyor.
Kadın ve çocuğun acilen korunmaya alınması öyle büyük bir zaruret ki, bir saniye bile yeni ölümler, yeni tacizler yüzünden bekleyecek zaman yok.
Görmeye duymaya bıktığımız haberler kadar, kendimizi yerine koyduğumuz kadın ve kız çocuklarımızın üzerinde mahalle baskısı, toplumsal yargıların, erkekler tarafından bilinen sınırları çizilen uygulamaların kanun yoluyla gözden geçirilmesi ve kadının, yine kanun yoluyla maksimum derece korunması, çok ama çok önemli.
Her an geç kalınıyor
Her saniye, bir adım daha atılmadıkça, şiddet artıyor.
O yüzden en azından yukarıda gibi birkaç örekten hareketle yapıp, uygulayabilsek kanunlar?
Ne olur?