Basında çalışmanın hayalini çocukluğundan beri kuranlardanım, yirmi iki yıllık çalışma hayatım boyunca, başka bir mesleğe göz ucuyla bile bakmadım. Zaten aklıma da gelmedi. Bizim sokak büyüktür, baktığınızda sonunu göremez, bakmadığınızda bitiş çizgisi karşınızdadır. Bizim sokakta yer edinilmez, yer kazanırsınız.
Kadın gazeteci olmak zor der ilk vazgeçenler, kalanların da tırnaklarına kan oturmuştur zaten. Bu konuda sayfalarca yazılabilir, kağıt israfı yapmak istersen! Günümüzde gazeteciliğe, erkek mesleğidir bakış açısı, bir miktar kırılmış olsa da, ‘’ne demek efendim buyurun! Öncelik erkeklerin’’ kalıbı, kalan kısmın yüksek sesidir.
Geçtiğimiz akşam bu mesleği yurt dışında yapan bir arkadaşım aradı. Durumlar nasıl oralarda? dedi. Ne olsun tatlım, her gün incecik bir buzda yürümeye çalışıyoruz, kırılmadan, dökülmeden… Diyemedim ya!
Aydınlık kafalara bir selam vererek, lafım cinsiyetçi tutumu yüz metreden yapanlaradır. Yeri gelmişken; meslek hayatımın koridorlarında stereo işittiğim koyu ses ‘’Kadından spor muhabiri olmaz’’ ama AMK diye bir spor gazetesi olur! değil mi?
(TGC ödüllü ‘’Öncü Kadınlar’’ programında hayatını incelediğim 1872 doğumlu İlk Türk kadın Gazeteci Selma Rıza Feraceli’ nin ve tüm kadın emekçilerin önünde saygıyla eğiliyorum)