Türk Kızılay Bursa Şube Başkanı Prof. Dr. Murat Tutanç, Bursalıların yardımseverliği ve teveccühü sayesinde Kızılay Bursa’nın diğer tüm şubeler arasında her kategoride birinci olduğunu belirterek kentte bir afet lojistik merkezi yapmayı planladıklarını ve yer tahsisi beklediklerini açıkladı.
--- Neslihan Çelik Alkoçlar
Türk Kızılay hem ulusal hem de uluslararası düzeyde milletimizin yardımsever karakterinin temsilini oluşturan güzide kurumlarımızdan biridir. Köklü tarihi ve insanlığa hizmet mirasıyla Türk Kızılay, dünyanın dört bir yanında mağdura ve muhtaca yardım eli uzatan öncü kuruluşlar arasındadır. Bu yönüyle Türk Kızılay’ın büyümesi, güçlenmesi ve daha yaygın bir yapıya erişmesi yalnızca ülkemiz adına değil insanlık adına bir kazanımdır. Yalnızca doğal afetler veya savaşlar sonrası yardımların organize edilmesinde değil Türk Kızılay, ülkemizde kan tedariki açısından da kritik ve stratejik bir misyona sahiptir. Türk Kızılay Bursa Şube Başkanı Prof. Dr. Murat Tutanç ile kurumu, faaliyetlerini, hedef ve projelerini konuştuk.
---
Türk Kızılay Bursa Şubesi’nde gele kurul yapıldı ve yönetimi yenilediniz? Yeni yönetimi nasıl belirlediğiniz, önceki yönetimle ne tür farklar oluştu?
Genel olarak baktığımızda hiçbir fark olmadığını söyleyebilirim. Daha önceki yönetimlerde olduğu gibi bu dönemde de bağışlarıyla bize destek olan gönüllülerimizi yönetime aldık. Bununla birlikte aramıza yeni katılan arkadaşlarımız da oldu tabii ki.
Yönetim kurulu kaç kişiden oluşuyor?
11 kişi asil, 11 kişi de yedek olmak üzere toplam 22 kişilik yönetim kurulu üyemiz var.
Yönetimdeki kadın üye sayısını nedir?
Kadın üye sayımız asillerde 3, yedekler de 4 kişiden oluşuyor.
Önceki yönetim döneminde en çok kişiye ulaştığınız faaliyetiniz neredeydi?
Deprem bölgesinde. Depremin ikinci veya üçüncü gününde ilk mutfağımızı kurmuştuk. Ardından da bir hafta içerisinde Kızılay Bursa Şubesi'nin 12 tane mutfağını daha kurduk. Hatay'ın Serinyol ilçesinde 2 tane büyük depo kurduk. Biz orada yaptığımız yardımları yıkımın en fazla olduğu köylere ve ilçelere ulaştırdık. Bir ay boyunca günde 40 bin kişilik yemek çıkarttık. Daha sonra mutfak sayımız düşünce bu rakam 15-17 bin kişiye düştü. Bütün bunları 1 ay boyunca 7 personel ve 150'nin üzerinde gönüllümüzle gerçekleştirdik. Bununla birlikte Sahra Hastanesi'ne ve Üniversite Hastanesi’ne sürekli yemek dağıtıyorduk. Bursa'dan giden sağlık personelinin ‘Bursa'dan geldik ama yine Bursa bizim karnımızı doyurdu’ dediğini çok duyduk.
‘DEPREMZEDELERE ÇADIR SATIŞI ASLA OLMADI!’
O dönemde bunca hizmet, tek bir cümleyle gölgelendi. Bütün emekler, ‘çadır satma’ hikayesinin ardında kaldı. Ne oldu?
Orada bir iletişim karmaşası oldu. Bir de algı yönetimiyle alakalı bir şey. Aslında yapılan iş ve işlemlere baktığınız zaman ortada iddia edildiği gibi bir durum yok. Oradaki en problemli ifade depremzedelere çadır satıldığı cümlesiydi. Ancak depremzede vatandaşlarımıza çadır satışı asla olmadı. Kaldı ki böyle girişimin olması hiçbir şekilde mümkün değil. Çünkü Kızılay vatandaşlarına yardım için var. Kızılay Bursa Şubesi olarak Bursa'daki vatandaşlarımızın katkılarıyla bölgeye giden ve deprem bölgesine en fazla yardım yapan şubelerden birisiyiz. Bütün bu yardımları esasında yardımseverlerimiz yaptı. Biz sadece onların yardımını organize etmiş olduk. Ayrıca Bursa'nın içinde de 15 bin kişiye sürekli sosyal yardım yapıyoruz. Bununla birlikte 75 kişilik yetim grubumuz var. Bu yetim grubunda sadece çocuklarla değil anneleriyle de ilgileniyoruz. Bu yetim grubunun anneleri kendilerini eve hapsetmiş. Dışarıya karşı tamamen kapalılar. Sosyal hayatta dul sıfatıyla yaşamanın ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu noktada kendilerini Kızılay gönüllüsü kadınlar tarafından Gök Ev diye adlandırdığımız evlerimizde ağırlıyoruz. Bu evlerde onları sosyo-ekonomik hayata bağlayacak kurs başta olmak üzere birçok alanda eğitim desteği sağlıyoruz. Böylece kendilerini ifade edebilme ve el becerilerini geliştirebilme imkânı buluyorlar.
Günlük kapasitesi çok yüksek olan bir aşevi bu. Peki bu evler hakkında daha detaylı bilgi verebilir misiniz?
Türkiye Afet Müdahale Planı'nda Kızılay'ın birinci görevi yiyecek ve içecekten sorumlu olmak. Daha önce Bursa'da bir aşevi yoktu Kızılay'ın. Bursa'da öncelikle bir aşevi yapalım dedik. Bu bağlamda Yıldırım Belediyesi, Hacivat Mahallesi'nde bize bir yer tahsis etti. Burası ihtiyaç sahiplerinin yoğun olduğu bir yer. Çelik konstrüksiyondan depreme dayanıklı ve bir öğünde 30 bin yemek çıkarabilir kapasitede bir aşevi inşa ettik oraya. Burada yemek yapamayacak kadar yaşlı ve engelli olan kişilere haftanın 5 günü yemekleri paketleyip sıcak bir şekilde evlerine ulaştırıyoruz. Hafta sonu için de kahvaltı hazırlığımız var. Kahvaltılıkları cuma akşamından eve bırakıyoruz.
Yeni yönetimin öncelikli hedefleri neler?
İlk planımız Bursa'da Kızılay için afet lojistik merkezi yapmak. Bu konuda ilgili kamu kuruluşlarıyla görüşmelerimizi yürütüyoruz.
‘KIZILAY BURSA HER ALANDA BİRİNCİ’
Kızılay, Türkiye'nin köklü bir maziye sahip olan kurumu. Bu noktada Bursa'nın Kızılay’a olan yaklaşımı nasıl? Genel olarak aldığınız destekten, gönüllülükten memnun musunuz?
Genel merkez şubeleri, belli faaliyetlere göre kategorilere ayırıyor ve buna göre bir sıralama belirliyor. En son 2024 yılında 7-8 tane kategorinin hepsinde Bursa şubesi birinciydi. Bursa'nın birinci olmasının sebebi Bursa halkının Kızılay'a sahip çıkmasıdır. Bursa halkının teveccühü, sadece çalışanların gayreti ve faaliyetleri ile değil bizim yardımları doğru şekilde yönlendirmemiz dolayısıyla oluyor.
Peki o zaman şunu açık daha kavuşturalım mı? Deprem zamanında Kızılay vatandaşa asla hiçbir şey satmıyor. Peki herhangi bir dernek Kızılay'dan çadır isterse, battaniye isterse bu ilişki nasıl yürüyor?
Derneğin ihtiyacı varsa Kızılay ücretsiz verir. Dernek ben satın alacağım diyorsa satın da alabilir. Ama bunun açılımı şöyledir: Kızılay, IFRC dediğimiz Kızılay-Kızılhaç birlikteliğinin baskısıyla iştiraklerini şirketleştirmek zorunda kaldı. Bunlar tamamen ticari faaliyet kapsamında yapılıyor. Bu şirketlerden elde edilen kâr tamamen derneğe veriliyor. Kızılay'da şirketler ve derneğin işleyişi böyle. Dernek bir yere çadır veya su götüreceği zaman bu şirketlerden satın alıyor. Kızılay Bursa Şubesi olarak biz de bu şirketlerden satın alıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kızılay'dan; ihtiyaç anında kullanılması için 50 bin çadırın hazır bulundurulmasını istiyor. Dolayısıyla Kızılay'ın deposunda sürekli 50 bin çadır bulunur.
Şu kafaları karıştırıyor. Kızılay'ın dernek olarak da çadırı satın alıyor olmasının normal olup olmadığı noktasında soru işareti bırakıyor kafamızda.
Şirket kârlılık üzerine kurulduğu için bağış yapamaz. O yüzden satış yapmak zorunda. Kaldı ki biz sadece tek bir şirketten de alım yapmıyoruz. Bu şirketin diğerlerinden farkı kârının hepsini derneğe veriyor ki vermek zorunda.
‘HAKSIZ İTHÂMLAR KIZILAY'I ZORA SOKUYOR’
Ama biz Kızılay'ı kamu kurumu niteliğinde gördüğümüz için ister istemez bu sorular soruluyor.
Kızılay bir STK. Bağışçıların bağışladığı gayrimenkullerden ve bu şirketlerden başka hiçbir geliri yok Kızılay'ın. Bağışın azaldığını veya yetmediğini düşünün. Kızılay, o zaman bu iştiraklerden gelen kârlarla kendi üstüne düşen görevleri yapmaya devam ediyor. Atatürk'ün imzasıyla Kızılay'ın geliri yetersiz diye Afyon ve Erzincan'daki soda fabrikaları Kızılay'a devrediliyor. Kızılay buradan gelir elde etsin de insani faaliyetlerini yürütsün diye. Torbayı dolduracak kadar bağış yapılsa Kızılay niye bu kadar işle uğraşsın? Gerçekten bunlar Kızılay'ı ve Kızılay yönetimini sıkıntıya sokan işler. Kızılay olarak üç noktada daha yatırım yapıyoruz.
Nedir?
Bir tanesi kan torbası. Kan torbasını Fransa'daki bir firmadan alıyoruz. Fransa'daki o firmanın toplam üretimi 10 milyon ve 3 milyonunu bize satıyor. Torba başına 23 euro para ödüyor Kızılay. Peki bunu Türkiye'de herhangi bir firma üretemez miydi? Üretirdi. Üreten olsa Kızılay onlardan alacak. Eğer biz bunu o firmadan almazsak buradaki bütün sağlık hizmetleri sekteye uğrayacak. Ancak 2025'in sonunda bu kan torbalarını kendimiz üretmeye başlayacağız. Ürettiğimizde hem daha az para ödeyeceğiz hem de kan torbasını ihraç edeceğiz. Bütün dünyadaki Kızılhaç Dernekleri Kızılay'dan bunu bekliyor.
Geç kalınmış bir de bir yatırım. Neden buna hiç girişimci bulunmamış şimdiye kadar?
İkinci projemiz de yine stratejik bir ürün üzerine. Enteral beslenme ürünleri var. Tamamı yurt dışından geliyor veya Türkiye'de Fason olarak üretiliyor. Hepsine çok ciddi paralar ödüyoruz. Kızılay olarak bu ürünlerin de üretimini gerçekleştirmek istiyoruz. Öncelikle kendimiz için üretmeyi ve sonrasında satışını yapmayı planlıyoruz. Umuyoruz ki devlet hastaneleri başta olmak üzere diğer hastaneler Kızılay'dan satın alacaktır. Çünkü biz hekimler olarak bu paraların yabancı ülkelere ödenmesini istemiyoruz.
Şu anda hangi aşamada üretimi?
2025'de sonlarına doğru deneme üretimlerine başlayacağız. Asıl üçüncü projesi Kızılay'ın Plazma Fraksiyon Ürünleri veya Plazma Ayrıştırma Ürünleri Fabrikası Projesi. Bunlar hastanede yatan hastalarda sıkça kullandığımız ürünler. Tamamı ithal ve çok ciddi döviz ödeniyor. Dünyada 9 tane üretim merkezi var. Bu işin şöyle bir özelliği var. Her ülke kendi plazmasından vatandaşlarına yönelik üretim yapıyor. Bu projeyle kendi plazmamızı kullanalım istiyoruz. Projenin ikinci faydası ise; bu ürünlere erişimi kolaylaştırmak olacak. Bu projeyi hayata geçirdiğimizde çok önemli bir biyoteknoloji sahibi olacak Türkiye. En stratejik üretim de bu olacak. Ayrıca bu alandaki ithalat büyük oranda önlenmiş olacak. Bunlar ihracat kapasitesi olan ve ülkeye döviz girdisi sağlayacak üretimler. Ve bütün bunları Sağlık Bakanlığı ile ortak olarak gerçekleştiriyoruz.
“KAN BAĞIŞINDA İYİ DURUMDAYIZ”
Bursa için de söyleyeceğiniz başka bir şey var?
Bursa'da Uludağ Üniversitesi'nde çok büyük bir gönüllü ve gençlik merkezi yapmak için görüşme halindeyiz. Tahsisini aldık. Bağışçısı hazır. Bitirdiğimizde çok güzel bir yer olacak. Uludağ Üniversitesi'nden çok sayıda gönüllü gencimize de vefa borcumuzu ödemiş olacağız.
Kan bağışı konusunda ne durumdayız?
Türkiye'de Kızılay'ın haricinde 11 tane daha kan merkezi var. Özellikle üniversite hastanelerinde. Bunların kendi kan merkezi var. Bunun dışındaki bütün hastanelerde bütün kan tedarikini Kızılay yapıyor. Biz hep anlatırken bunu deriz ki kan acil değil sürekli ihtiyaçtır. Türkiye'de her sene toplam 3 milyon kan toplamak zorundasınız ki hastaların düzenli ihtiyaçları karşılansın. Kızılay bu kan operasyonundan herhangi bir para kazanmadığı gibi bu işlerde zarar ediyor. Bu yüzden çadır satıldığı, kan satıldığı yönündeki ithamlar büyük zarar veriyor. Bu sebepten dolayı Kızılay’a yapılan kan bağışı azalıyor. Çok şükür yavaş yavaş toparlıyoruz. Şu anda çok daha iyi durumdayız.
Kızılay’ın Kurban Bağışları hakkında neler söylemek isterseniz?
Kızılay olarak her yıl yurtiçinde 81 ilimizde yaklaşık 2 milyon kişiye, yurtdışı Türkiye dahil yaklaşık 22 ülkeye 2.5 milyon kişiye ulaşıyoruz. Bu yıl Türkiye, Gazze-Filistin ile 22 ülkede 4 milyonun üzerinde ihtiyaç sahibi belirledik. İnşallah Kızılay olarak kesimlerin ardından hazırlanan kurban paylarını anında taze et olarak belirlenen ihtiyaç sahiplerine dağıtmayı hedefliyoruz. Öte yandan bu yıl 2025 vekâlet bedellerini yurt içinde ve Gazze/Filistin’de 13.250 TL, yurt dışında 5.250 TL olarak belirledik. Tüm bağışçılarımızın katkılarını beklyoruz.
Son olarak ekleyeceğiniz bir şey var?
Her hafta salı günü Odunluk'taki Kızılay Bursa Şubesi’nde gönüllü toplantısı yapıyoruz. Bu gönüllü toplantısına bütün vatandaşlarımız davetlimizdir. Bu gönüllü faaliyetlerine rahatlıkla katılabiliriz.