Hayatın seçimlerden ibaret olduğunu anlamak için çokta bilinçaltına inmeye gerek yok aslında.
Zira geriye dönüp bakmayı bırakmak bile bir seçim şu günlerde.
İlkokulda kiminle arkadaş olduğunuzdan tutun da, hangi dersi daha çok seveceğinizin bile seçimle bir ilgisi var özünde. Kimi zaman seçiyoruz sandığımız, çoğu zaman farkında olmadan bize dayatılana meylettiğimiz süreçlerde özellikle.
Oysa hayatın seçimlerden ibaret oluşu ileriki zamanlarda altında çok kalacağımız, birçok zaman ezileceğimiz, yapılan hatanın asla farkına olmayarak, yaptığımız seçimleri bir araya getiremeyip, sürekli kafayı kurcalayan sorularla, sorgulamalarla geçen dönemler yaratan asli bir sürecin ta kendisi.
Alın işte yukarıdaki cümle ne kadar karışık ve karmaşıksa, suçu seçimlere atıp hatta hayattaki en büyük hatamızın yaptığımız seçimler olduğunu keşfedip, gardımızı ona göre almakta bir o kadar zordur genellikle
Kabul edelim, hayat sadece seçimlerden ibarettir.
Doğmakla başlar seçimler.
Gittiğiniz okulla, sevdiğinizi zannettiğiniz dersle hatta yine yeteneğiniz olduğunu zannettiklerinizle devam eder.
İlkokulu bırakıp ortaokula geldiğinizde, en sevdiğiniz arkadaşınızla ne kadar farklı olduğunuzu anlamanız için farklı okullara gitmenize gerek yoktur aslında ama öyledir.
Ya da en sevdiğinizi sandığınız dersi aslında öğretmeninizi sevdiğiniz için bu kadar çok sevdiğiniz ya da başarılı olduğunuz gerçeğinizi kabul etmek yeni okulda o derse gelen yeni öğretmenle farklı bir boyuta ulaşır şüphesiz.
Ve yepyeni bir sorun çıkar karşınıza.
Yaptığımız seçimlerin yanlış olduğunu gördükçe sorgulamaya başlıyor, bu kez başkalarının bizim için yaptığı seçimlerin doğruluğuna inanmayla devam ediyor ve fakat bunu da bir süre test edip yanılıyorsak var halimize…
İşte çıra gibi yandığımızın, yandığınızın resmi.
Ve böyle devam eder.
Yanlış seçilen üniversite, yanlış seçilen iş, hatta yanlış seçilen eş.
Tüm bu yanlış seçimler insanı nereye götürür derseniz, tartışılır.
Öyle çok tartışılır ki, doğru asla bulunamaz. Her seçimin kişiye özel olması gibi, bu tartışmadaki doğruluk payı da kişilere özel ve değişkendir çünkü. Her özel hayata, her kişiliğe, her şehre, her semte, her eve kadar, değişiktir.
Çünkü kiminin doğruya, kiminin kötü yola, kiminin daha büyük yanlışa, kiminin ölüme bile götüreceği seçimlerin gideceği adresleri sadece o seçimi yapan kişi bilmekte ve kendi kurduğu algoritmasıyla çözebilmektedir.
O yüzden seçimler önemlidir.
Seçmek hayatta olmak, var olmak kadar önemli ve bir o kadar zaruridir.
Hayatın bizim önümüze sunduğu seçeneklerin çoğunlukla telafisi yoktur.
Ve yine çoğunlukla karar vermek için gerekli olan zaman hep bir nebze azdır.
Doğru kararı vermek için şansımız hep yarı yarıyadır.
Ve bizim yanlışı seçmemizin yine çoğunlukla bizden başka sebebi yoktur, olmayacaktır da.
Ülkemizde alınan seçim kararından sonra unutmayalım ki seçimi yapan bizleriz.
Dolayısıyla seçim sonuçları da bizim eserimiz olacaktır.
O yüzden göze az görünse de hala iki aya yakın biz zaman varken, enine boyuna, dününe, bugününe ve yarınına kadar iyice düşünüp, taşınıp öyle oy atalım.
Ve sakın unutmayalım
Bugün yaptığımız her seçim yarınımızı doğrudan etkiler…