Yalnızlık bir gün sizi de bulur

Kişinin çevresi tarafından bir kenara itilmesi gibi tarif edilse de, yalnızlık, kişinin toplumdan ve çevreden kendisini soyutlayıp iç dünyasına çekilmesidir.

Oysa insanoğlu, toplum içinde varlığını sürdürür. Yalnızlığı niye istesin ve arzulasın ki?Yaşlandıkça fizyolojik olarak bedenleri adına çok şey kaybeden insanlar, yaptırım güçleri azalıp sahip oldukları imkânlar ellerinden çıktıkça güçsüzlüklerini ve hiçliklerini anlarlar. Çocuklar evlenip barklanıp uzaklara yerleşmiş olabilir. Bir eş yitirilmiş olabilir. Zaman içinde bu kimselerden, "elimden bir şey gelmez; onsuz yapamam; beni hayata bağlayan o idi; beni yalnız bırakın; kimseyi görmek istemiyorum" gibi serzenişlerde bulunduklarını sıkça duyabiliriz.Yaşlı hastalarda yalnızlık hissi en sevdiği yakınını kaybettiği zaman ortaya çıkar. Yıllardır beraber yaşadığı, aynı kaderi, üzüntüyü, sıkıntıyı, sevinci paylaşan eşlerden birisi öldüğü zaman diğeri yalnızlık hissini derin olarak hisseder ve yaşar. Kayıp yeni ise, yalnızlık daha da derindir. Artık hayat onun için anlamını yitirir, yaptıklarından zevk almaz, düşünce girdapları içinde bir köşeye çekilir. Yalnızlık duygusu içinde takılıp kalanların büyük bir bölümü, günün birinde ölümü ister hale gelir. Neticede sevdiğine karşı bir kavuşma arzusu doğar. Bu nedenle çok yakın aile bireylerini kaybedenlere çevre maddi ve manevi yönden destek olmalıdır.

Yalnızlık hissi yaşayan insanların, yüzlerinde bu duygunun belirtileri vardır. Yüz ifadeleri anlamsız, dalgın olarak bir noktaya bakar. Güçsüzlüklerini ve çaresizliklerini kabullenirler. Olaylar karşısında sinik, halsiz ve tepkisizdirler.Kadınlar erkeklere göre daha duygusaldırlar. Kadınlarda bağlılık ve şefkat hisleri erkeklere göre fazladır. Bağlandığı en önemli değerler elinden alındığı zaman yalnızlık hissini birebir daha sıklıkta yaşarlar. Süreğen hastalığı olan 80 kadın ve erkek hasta arasında yapılan bir araştırmada, kadınların erkeklere göre daha fazla yalnızlık çektikleri ortaya konulmuştur.Yaşlılar, yakınları ile birlikte yaşadıkları zaman daha mutludurlar. Ataerkil aile diyorlar sosyolojik tariflerde, birkaç kuşak birarada yaşayan eski ailelerdeki yaşlılar, kendilerini emniyette hissederler. Artık bunu modern araştırmalar da teslim ediyor. Yaşlılar, küçükler yakınlarında, çevrelerinde ise kendisine hürmet ve saygı gösteriyorlarsa, hayatla olan bağları daha da sağlamlaşarak ruh ve his dünyalarında mutluluğu tadarlar.