Sosyal girişimcilik kadınlarla büyüyor

Pandemi sosyal girişimciliğe ilgiyi artırırken, kadın kurucu ve yönetici oranı yüzde 55'e ulaştı. Eğitim, gıda alanlarında yoğunlaşan girişimler arasında yurtdışına açılanlar da var


Pandemi döneminde sosyal girişimler artarken, bu girişimlerde kadın kurucuların oranı yüzde 55’e ulaşıyor. Sosyal girişimcilik, öncelikli toplumsal sorunları, maddi fayda ve kâr ön planda olmaksızın ortadan kaldırmaya ve sistemleri dönüştürmeye yönelik yapılan girişimcilik faaliyeti olarak tanımlanıyor.
Sosyal girişimcilik platformu Ashoka’nın Türkiye Eş Direktörü Zeynep Meydanoğlu, pandemi döneminde sosyal girişimcilere ve çözümlerine ilginin artış gösterdiğini, pek çok sosyal girişimcinin çalışmalarını ölçekli bir şekilde büyütmeyi başardığını söyledi.
Kovid-19 sürecinde herkesin çevresel, sosyal ve toplumsal sistemlerle ilgili farkındalığının yükseldiğini vurgulayan Meydanoğlu, “Sosyal girişimciliğin önemi artıyor. Kriz dönemlerinde sosyal girişimlerin sorunlara hızlı tepki verebilme yetenekleri sayesinde geleneksel yapılara göre daha dayanıklı olduklarına ve daha esnek davrandıklarına şahit oluyoruz. Kovid-19 süreci hepimize mevcut sistemlerin daha adil, doğa dostu ve dirençli yönde dönüşmeleri gerektiğini ve bu sistemlerin birer parçası olan herkesin bunları etkileme gücüne sahip olduğunu ispatlıyor” dedi.
Kadın oranı yüksek
Meydanoğlu, ‘Türkiye’de Sosyal Girişimlerin Durumu’ araştırma raporuna göre, ülkemizde yaklaşık 9 bin sosyal girişim bulunduğunu da dile getirerek, “Üç büyük şehirde faaliyet gösteriyorlar. Sosyal girişim liderlerinin neredeyse yarısı (yüzde 47) 35 yaşın altında. Yöneticilerin ya da liderlerin yüzde 55’i kadın. Geleneksel işletmelerde bu oran yüzde 18” bilgisini verdi. Türkiye’de sosyal girişimcilerin en yaygın çalışma alanının eğitim ve sonrasında imalat sektörü, adil üretim ve tüketim ve yaratıcı endüstriler olduğu görülüyor.
Farkındalık arttı
Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı Kurucularından Ayşe Sabuncu, Türkiye’de son 5 yılda ciddi bir ‘sosyal inovasyon’ farkındalığı oluştuğunu dile getirerek, şunları söyledi:
“Birçok pozitif gelişme olsa da daha kat etmemiz gereken çok yol var. Sosyal girişimcileri artmasını sağlayan Impact Hub gibi destekleyici kurumların daha kapsamlı olarak desteklenmesi çok önemli. Aynı zamanda belirli sosyal ve çevresel meselelerde dünya çapında da verilere baktığımızda çok yavaş gelişme gösteriyoruz. Özellikle gıda, su, plastik, iklim değişikliği ve biyoteknoloji konularına odaklanan girişimlere ihtiyaç büyük. Türkiye’de sosyal girişimcilik, dünyanın geri kalanı ile paralel bir biçimde ivme kazanıyor. Salgın döneminde Kovid-19 hastalarının, mağdurlarının ve Kovid-19 sonrası ortaya çıkan dünyanın kolaylaştırıcısı olmaya yönelik teknoloji, biyoteknoloji ve e-ticaret girişim fikirleri ve girişimci yarışmaları düzenlendi. Bu yarışmalar da bir hayli başvuru aldı.”
Yurtdışına da açıldılar
Pandemi sürecinde birçok sosyal girişimin yurtdışına açıldığını da anlatan Zeynep Meydanoğlu, şunları söyledi: “E-bursum modelini ABD’ye taşımak için ortaklıklar geliştirdi. Teyit, Azerbaycan’da çalışmalara başladı. Anadolu Meraları, İsveç’te onarıcı tarım çalışmaları yapıyor. Otsimo, ABD, Kanada ve İngiltere’de çalışmalarına kitlesini genişleterek devam ediyor. Köy Okulları Değişim Ağı (KODA) ise İsviçre’deki partnerleriyle ortaklık geliştirdi. Kadın Balıkçılar Derneği, Ege Bölgesi’nden çıkarak tüm Türkiye’ye yayılmaya başladı. Ayrıca farklı kıtalarda benzer alanlarda çalışan sosyal girişimciler arasında müthiş bir iş birliği ve ortak yaratım süreci başladı ve gelecek iş birlikleri için tohumlar atıldı.”