13 sayısının uğursuzluğundan mı bilmem, özellikle geçen yılın ikinci yarısında, bitmesi için daha çok dua eder olmuştuk.14 rakamının bizde bıraktığı ayın on dördü gibi güzel masalsı ifade bile, 2014’ü çekici göstermeye yetiyordu.Gel gör ki 2013’ün son günlerinde başlayan iri bir dalga, ülkede farkına bile varamadan ne çok şeyi yuttu. Tam da huzur içinde bir 2014 hayal ederken, istikrar, başarı, sağlık, huzur ve mutluluk dilekleriyle 2014’e girmişken, kendimizi seçim ve seçim öncesi olaylarının içinde bulduk ki 30 Mart’a kadar çıkmak mümkün olamadı.Nitekim seçimler bitti.Son 1 yıldır konuşup durduğumuz, geçen yılın Haziran’ı itibariyle ufak ufak hazırlandığımız, Eylül’den itibaren alenen adaylıkları, adayları konuşup, yüksek oranda isim tahminleri yaptığımız seçimler bitti. 30 Mart Türkiye genelinde yürütülen, bir türlü yerelde seçim olarak algılanamadan, genel başkanlar nezdinde yapılan bir kampanya olarak başladı ve bitti.
Hep sürtüştü tepedekiler. Her zamanki gibi laf dalaşı hiç bitmedi. Suçlamalar, azarlar, bağırmalar, laf yetiştirmeler, bel altı, bel üstü, hiç bitmedi.Seçim miydi, kavga mı, savaş mı bilemedik.Konuşuldu, konuşuldu, konuşuldu.Hiç susmayı denemedik, hep laf yetiştirdik.
En başından en sonuna, her sabahtan her akşama, dinlenmedik. Dinlemedik.Sonunda onca lafa, onca söze, seçimleri bitirdik.
Biz millet olarak her konuda bilmeyi seviyoruz. Biliyormuş gibi yapmayı.Bilmiyorum demenin erdemi, bizde neredeyse küfür niyetineBilmiyorsan yoksun, bittin, hiçsin.
Oysa bilmediğini söylemek ve bilmek için hala ve hep öğrenme yolunu seçmekten daha keyiflisi var mı?Benim ülkemde insanların öğrenecekleri biter, çünkü olurlar.Tamamdır onlar artık, her şeyi öğrenmişlerdir.Oysa dünyada, insanın öğrenmesi ölene kadar sürer, sürmelidir.İnsan hep gelişmelidir hep öğrenmelidir ki, yaşamı aksın, zamanı geçsin, yaşayabilsin.
İşin özü bir seçimi daha yüz yüze bakacağımız, birlikte çalışacağımız, aynı softada yemek yiyip, aynı araçta seyahat edeceğimiz insanlarla karşılıklı söz dalaşı yaparak geçirdik.Uzlaşamadık…!Uzlaşmak zaten bildiğimizi sandığımız bir konuydu, ama öyle çok şey biliyorduk ki, içeriğinden haberimiz yoktu
Yine her şeyi çok biliyor olmanın kurbanı oldukKuralları unuttuk, zaten bildiğimizi zannediyordukSaygıyı, sevgiyi unuttuk, bilmeye gerek yoktu özümüzde zaten vardıDinlemeyi hatırlamadık bile, o da neydi?Ve daha önemlisi hiç kimseyi anlamaya çalışmadık, çünkü o ciddi bir eğitim gerektiriyordu ve bunun için vaktimiz yoktuÜlkenin 30 Mart’a kadar gelen ahval-i şeraiti bu durumdu.
Ve bitti. Onca kavgaya dövüşe rağmen seçtik.
Aradığımız ve bulamadığımız mı, yoksa unuttuğumuz ve hatırlamadığımız bir demokrasi örneği miydi sorgulayalım?Sonucun büyük oranda değişmemesinin altındaki nedeni bulalım?Türk insanının sosyolojik dengesini, beyin haritasını çıkaralım.Çıkaralım da bir sonrakinde sadece seçelim.Kimi, neyi istiyorsak seçelim.İnsana duyarlı olalım, değer verelim.Önemli olan, “insan” olalımİnsanca yaşayalım, yaşatalım.Seçimlerde insanca yaşama oy vermeyi,Unutmayalım…