Tam 18 yıl oldu 17 Ağustos depreminin acısını yaşayalı.
Tam tamına 6570 gün. Dile kolay altı bin beş yüz yetmiş gün.
Peki, bu kadar çok yıl hatta binlerce gün geçmişken, deprem korkumuzda bir azalma var mı?
Yok…
Neden yok?
Çünkü altı bin beş yüz yetmiş gün boyunca yapılanlar, 45 saniyede yaşadıklarımızın binde biri bile değil.
Çünkü 18 yılda yapılanlar 18 binayı ya da 18 kişiyi kurtaracak mı onu bile bilmiyoruz.
Geçen 18 yıl boyunca deprem sonrasındaki arama kurtarma çalışmaları konusunda, yurtdışına yardım edebilecek düzeye geldik, neredeyse uzmanlaştık.
Ama aynısını deprem öncesi ve sırası için söylemek çok zor.
17 Ağustos depreminin 18. yıldönümü nedeniyle televizyon programımda ağırladığım Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Yüksel Tutay Hoca (ki kendisi aynı zamanda İTÜ Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi) ve Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er ile yine ve yine depremi konuştuk.
Fakat bu kez konuşulmayan başlıklarla.
Evet deprem konusunda özellikle 2011 yılından itibaren konut ve yapılarda büyük iyileşmeler söz konusu. Özellikle son 4-5 yıldır dilimizden kentsel dönüşümü düşürmüyoruz. Ama kentsel dönüşümü nasıl anlıyoruz ve ne kadar doğru anlıyoruz herhalde daha çok konuşacağız.
Ayrıca sevgili Yüksel Hocanın kulaklarını çınlatarak vereceğim birkaç çarpıcı bilgi ile sizde benim gibi dehşete kapılacaksınız.
1999 depremi sırasında (İstanbul’un nüfusu 2-3 milyon civarı ) İstanbul’da 573 adet toplanma alanı varmış. (Bunun Bursa için o döneme ait rakamlarını bilmiyoruz.) Şu anda İstanbul’un resmi nüfusu 14.8 milyon gayri resmi nüfusu ise 18 milyon civarında ve toplanma alanı sayısı sadece 70 küsurmuş. Ve o yıllarda toplanma alanı diye ayrılan yerler çoğunlukla avm ve konut olarak kullanılmış.
Alın size bir tehlike daha.
Bu rakamlar karşısında sizde benim gibi şaşkınlığınızı gizleyemediniz değil mi?
Aslında üniversitelerin ilgili bölümlerinde bunlardan çok daha fazla bilgi var.
Yeterki isteyelim?
Yeterki öğrenmek isteyelim.
Örneğin Bursa’da şu anda toplanma alanı sayısı ne kadar?
Bursa gibi 17 ilçesinin 14 ünden fay hattı geçen, geçmişte çok büyük kayıplı depremler yaşamış bir şehirde alınan önlemler neler?
Binaların ne kadarı sağlamlaştırıldı?
Tüm zemin etütleri yapıldı ve tüm yeni yapılan inşaatlar bunlara göre mi planlanıyor?
Deprem fay hatlarının üzerinde yapılara izin veriliyor mu?
Güvende miyiz aslında kısacası?
Deprem anında korkmamalı mıyız?
Yetkililerin bunun sorumluluğunu üzerine alıyor mu?
Biz halk olarak bunun bilincinden miyiz?
Yaklaşan tehlikenin büyüklüğünün farkında mıyız?
Tam altı bin beş yüz yetmiş gün boyunca yapılanlarla tehlikeye karşı yeterince hazırlıklı mıyız?
Doğa bize yine uzunu- bir süre uzun bir şans vermiş.
Peki bu süreyi tükettiğimizin farkında mıyız?