Devlet Bahçeli bir kez daha gücünü gösterdi.
Kim ne derse desin, Milliyetçi Hareket Partisi bu ülke için ve ülkenin geleceği için en önemli virajların alınmasında ve ülkenin huzur ve güven ortamında yaşamasına katkı sağlanmasında üzerine düşen görevi yerine getiriyor.
Devlet Bahçeli, Salı günü yapılan partisinin TBMM Gurup toplantısı sırasında mevcut siyasi yapı ile artık hükümetin devam etmesinin mümkün olmadığını bahane ederek, seçimlerin 26 ağustos 2018 tarihinde yapılmasını çağrısında bulundu. Bu durum, Cumhur İttifakı için belki de beklenmeyen bir durumu ortaya çıkardı. Hani, cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın parti yönetimi ve milletvekillerine sık sık seçimlerin 2019 Kasım ayında yapılacağını tekrar edip durmasına rağmen, Bahçeli’nin bir yıl öncesinden daha fazla zamana, 2018 Ağustos ayına randevu vermesi, siyasi gündeme damga vurdu.
Muhalefet ve iktidar bu teklife bana göre gafil avlanma şeklinde yakalandı. Tıpkı, 2002 yılının Temmuz ayında Bursa’da yapılan Kocayayla şenliklerindeki Devlet Bahçeli’nin erken seçim teklifi gibi benzeri bir teklif gündemi oluşturdu.
Peki, sonrasında neler oldu?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüştü. Bahçeli, gerekçelerini anlattı. Bahçeli’nin “eğer mahalli seçimler Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinden önce yapılırsa, bu seçimlerde ittifak partileri olarak bizimde gösterdiğimiz adaylar yarışacak. İki parti arasında sıkıntı çıkacak. Belki de mahalli seçimlerde rakip olduğumuz için ortaya çıkacak seçim sonuçları, Kasım 2019 ‘da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve TBMM milletvekili genel seçimlerini etkileyecek. Bu durumda, ittifakın işi zorlanabilir” şeklindeki mantıklı düşüncesini açıklaması Erdoğan’ın da “olabilir” şeklindeki bakış açısını güçlendirdi.
Erdoğan, Bahçeli’den sonra Başbakan Binali Yıldırım ile görüştü. Yapılan zirveden ise 24 Haziran 2018 tarihinde Cumhur İttifakının öncülüğünde erken seçim yapılması kararı çıktı. Bu karar, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandı.
Tabi, Ağustos ayında seçimin olmayacağı zaten belli idi. 26 Ağustos tarihi her ne kadar Malazgirt Zaferi’nin ve bizim de 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın yani büyük taarruzun yıl dönümü olmasına rağmen, takvimsel hatası bariz şekilde ortada idi. Çünkü, Kurban Bayramı 24 Ağustos’ta bitiyor. Bayram öncesi ve sonrası hafta sonu tatilleriyle beraber 9 günlük bir süre toplanıyor. Bu süre içinde, yaz ayları olmasından mütevellit tatil merkezleri ve turizm hareketli.
Pek çok kişi, kış aylarından erken rezervasyon yaptırıp tatil günlerini belirledi. Turizmciler, Kurban Bayramı tatili ve rezervasyonların hem yurt içinden hem de yurt dışından beklediklerinden fazla olduğunu konuşup durdular. Bu durumda, seçmenlerin tatili mi yoksa seçimleri mi tercih edecekleri yönünde sıkıntı baş gösterdi.
Birde, geçmişteki 7 Haziran seçimleri var. Pek çok kişi, 7 Haziran günü tatili seçip sandık başına gitmedi.
26 Ağustos tarihinin bir başka sakıncalı durumu ise ülkemizden Diyanet Kanalıyla resmi olarak Hacca giden 100 bin kişi var. Bunlara, yurt dışı kontenjanlar ile turizm şirketlerinin özel kontenjanları ve Umre niyetine Arabistan’a gidip Hac için kalanlarında hesaplanmasıyla yaklaşık 250 bin kişilik bir seçmen gurubunun da aynı tarihte kutsal topraklarda olması muhtemel.
Bu durum, yabana atılacak bir sayı değil. Neticenin değişimine bile etki edebilir.
Onun için, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP liderinin Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinin erkene alınması teklifini olumlu karşıladı. Seçim tarihi erkene çekti. 14 Haziran’da okulların tatil olması ve Ramazan Bayramı’nın biter bitmez hemen seçim kararını açıkladı. Tarih 24 Haziran 2018. 2. Tur oylama tarihi ise 8 Temmuz 2018 Pazar günü. Yine yaz tatili. Bayram sonrası olduğu içinde seçmenlerin sandık başı mı yoksa tatil mi? Sorusuna vereceği cevabı göreceğiz.
Genel olarak baktığımızda bu tarih belirlemesi, bana göre “en erken seçim” oldu. Halkımız ise “en baskın seçim” sıfatını taktılar.
Öyle sanıyorum ki, 24 Haziran tarihine kadar bizler adaylardan çok, “bu seçim nasıl yetişecek?” sorusuna cevap aramakla meşgul olacağız.