Hani hep söylenir ya, “yuvayı dişi kuş yapar” diye.
Gerçekten de öyle.
Ülkemizde, 1984 yılından bu yana akan bir kan var.
Askerlerimiz şehit oluyor.
Polislerimiz şehit oluyor.
Öğretmenlerimiz şehit oluyor.
Kamu görevlilerimiz, görev yapmak için gittikleri yerde öldürülüp şehit ediliyor.
Binlerce şehidimiz var.
Binlerce yaralı gazilerimiz var.
Bölgedeki istenmeyen olaylar yüzünden ülkemizde bir korku hüküm sürüyor.
Pek çok kişi, memuriyette olsun, okumak için olsun, yaşamak için olsun ülkemizin sorunlu bölgesi olan Doğu ve Doğu Anadolu bölgesine gitmek istemiyor.
O bölgedeki işadamları yatırımlarını başka kentlere götürüyor.
Ekonomi durma noktasında.
Kaçakçılık almış başını gidiyor.
Bir de, terör belasından nemalanma başlamış.
Her iki taraf içinde söz konusu.
Geçtiğimiz hafta bölge illerinden Van’a gittim.
Basın Yayın ve Enformasyon İl Müdürlüğü “gazeteci değişim programı” çerçevesinde bölgeye gezi düzenledi.
3 gün süreli olarak halkla, esnafla, işadamlarıyla, siyasetçilerle, sokaktaki vatandaşlarla görüştüm.
Onların dertlerini dinledim.
Çözüm süreci ile ilgili düşüncelerini sordum.
Öğrendim.
Köylerdeki, şehirlerdeki, kasabalardaki, mezralardaki yaşam koşullarına baktım.
Van ilindeki tarihi ve turistik yerleri de gezdim.
Hepsi birer tarih abidesi.
Akdamar Adası’ndaki dünyaca ünlü ibadethaneyi gezdim.
Sonra, Şeytan Köprüsü üzerinden dereye taş atıp, kendimce şeytan taşladım.
Muradiye Şelalesi bir doğa harikası.
Bursa’nın Muradiye semtiyle aynı adı taşımasındaki amacı, 2. Murat’ın bu bölgeye gelmesi.
Ağrı’ya da geçtik.
Doğubeyazıt ilçesine geldik.
İran sınırındaki bu bölge, senelerdir hep çatışma ve terör olaylarıyla gündeme geldi.
Buradaki İshakpaşa Kalesi, görülmeye değer.
Bursa’nın İnegöl ilçesinde de İshakpaşa Külliyesi var.
Her iki eserinde yapılış tarihleri aşağı yukarı aynı dönemi kapsıyor.
Rehberlere sordum.
Kendilerinin bu konuda kesin bir bilgisi yok.
Benim düşünceme göre, Ağrı’daki İshak Paşa ile Bursa’daki İshak Paşa aynı kişi olabilir.
O devirde yaşamış, önemli devlet adamının ulaşımla ilgili sorunları nedeniyle aynı kişi olmayacağı da düşünülüyormuş.
Neyse, önemli değil, önemli olan Paşa’nın arkasında bıraktığı eserler.
Hele, o dönemin alimlerinden olan Ahmedi Hani’nin yaptıkları.
Bizler, görmedik, rehberlerimiz anlattı.
Bölgenin gelişmesi, sosyal ve kültürel alandaki faaliyetlerde bugün bile yapılması güç başarılar elde etmiş.
Van bölgesindeki bazı köyleri ziyaret ettik.
Çocuklar bizi büyük bir coşkuyla karşıladı.
Kadınlar yanımıza gelip, çözüm süreci için destek istediler.
“Barış istiyoruz” dediler.
Bölgede, çözüm süreci başladığı günden bu yana bazı önemli gelişmeler olmuş.
Köylere artık, örgüt militanları veya askerler gelip baskı yapmıyorlarmış.
Çocuklar, okullarına rahatlıkla gidip gelebiliyorlarmış.
Hatta, camilerde ezanların okunması ve gençlerin Kuran öğrenmesi için kurslar açılmış. Anneler şunu söylediler; “Artık kan akmasını istemiyoruz. Buraların isminin lekelenmesini istemiyoruz.”
Şunu yazmak isterim, Basın Yayın Enformasyon Bursa İl Müdürü Kadir Akarkaya ülkemizde bir ilki başardı.
Batıdaki medya ile doğudaki medyayı buluşturdu.
Bizler bu sayede Van’a gittik, yaşanılanları gördük.
Anlatılanları dinledik.