Münevver Karabulut ile paramparça edildi bedenimiz…
Özgecan Aslan ile tecavüze uğradık yakıldık…
‘Bitti’ derken her gün yeni bir gençli yaşlısı kadını kara toprağın ellerine hapsettik…
Erkekler, kadın cinayetlerini tartıştı. Çözüm yolları aradı… Panik Butonları, biber gazları…
Göz gözü görmedi ama tacizler de bitmedi tecavüzler de…
Her gün biraz daha paranoyak olduk… Toplu taşıma araçlarında kalçamızda bir beden veya bir uzuv hissetmemiz an meselesi hani…
Meydanlara indik… Bağırdık, söylendik… İsyan ettik…
Çiçek bıraktık, mezar suladık… Bağırdık, söylendik… İsyan ettik…
Balık hafızalı ülkem, unutmasın diye her gün gözümüze sokar gibi bir kadın daha ruhunu teslim etmek üzere aslında…
Ve hep kadınlar kendini korumak zorunda…
Kıyafetiyle yargılıyor, dekoltesine göre cinayete kurban gidip gitmeme nedenlerini sorguluyoruz…
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersimiz var…
Herkesin notu kocaman 0…
Duaları hatmetmek değil dindar olmak… Etik kelimesini ‘etiket’ olarak kullanmak da değil…
Annelerimizle empati kurmak… Aynısı onlara yapılsa sadece tepki mi gösterirsiniz…
Bu ülkede doğru olanları tenzih ederim ama şoförlerin dahi ruh hali incelenmeli…
Kadınları et parçası görmek de ne demek…
Ve zincire son halka Kayseri’den eklendi… Lise öğrencisi Cansel K. henüz 18 yaşında hayatına son verdi. Ailesine ve yakın arkadaşlarına göre, ölümünden iki gün önce matematik öğretmeninin tecavüzüne uğramış, okul yönetimi olayı örtbas etmek istemişti.
Cansel’in ölümü bir milat olur mu?
Nice Canları bu ecel ‘sel’ine kaptıracak mıyız daha?
Kendine öğretmen diye bu mahlukatlar, tatmini ne zaman sağlayacak?
Söyleyin daha ne kadar öleceğiz…
Konuşmayınız efendiler, beyler, vekiller, yetkililer…
Sorun çözünüz, sorun…