Sevgili dostlar… Sizleri bilmem ama ben iyi bir Bursalıyım… Yeşilinden, denizinden, havasından ve doğasından beslenir, ona göre dökerim duygularımı kaleme…
Türkiye’nin en büyükşehirlerinden olan Bursa, içinde barındırdığı birçok özellikle ibret vesikası olmuştur. Sanayisiyle, tarihiyle, dokusuyla mutlaka bir kulvarda at başı koşma imkanını da elinde bulundurmuştur. Diğer kentlere nispet yapan görüntüler sergileyerek, farklı bir fotoğraf sunmuştur…
Birçok da badire atlatmıştır aslında namını koruma noktasında… Öyle ki asayiş haberleri gölge düşürmek üzere kuruludur adeta bu şehrin üzerine…
Son olarak da meşhur orman yangınıyla gündeme gelmiştir. Çağrışan Köyü’nden tutun da Göynüklü, Gündoğdu ve Aksungur köylerini de kapsayan yaklaşık 50 hektarlık alanda geleceğimiz olan ormanlarımız ne akla hikmetse kül olmuştur. Oksijen tüplerimiz boşalmış, nefes darlığı başlamış ve solunum yollarımız ilelebet tıkanmıştır.
Bu haberleri okurken ve izlerken eğer içiniz yanmıyor, öksürük tutmuyorsa sizler iyi birer kentli değilsiniz. Şehrin geleceği olan ormanların bir çırpıda hem de hunharca katledilmesi akıl veya mantıkla izah edilebilecek bir şey değildir. Zira, Pollyanna gibi düşünecek olursak bir piknik ateşine koskoca geleceği heba etmek, küçümsenecek bir davranış değildir. Belki yıllar sonra değerini çok daha iyi anlayabileceğimiz oksijen depomuzda ne kadar da çok hayvanı öldürdük biliyor musunuz ister istemez… Yana yana, bağıra bağıra gitti minicik yavrucaklar… Sizlerin iki kalem pirzola sevdası ve ‘köfte’horluğunuz yüzünden tabiata çelme attınız. Unutmayın maç 90 dakikadır ve doğa intikamını çok daha acı bir şekilde alır…
İşin bana sorarsanız daha obsesif tarafı olan ‘rantsal’ yangınlar konusuna gelecek olursak –ki bu ihtimal Allah biliyor ya bana daha yakın geliyor- 200 tane rezidansta atılacak kahkahalardan daha değerlidir, çevre köylerde yaşayan insanların oksijeni bol ortamda şifa ve derman araması…
Velev ki oraya devasa evler diktiniz, altınızda yatan binlerce günahsız ağacın dallarını sızlatmayacak mısınız? Kafanızı yastığa nasıl rahat koyacaksınız? Çocuklarınızı, günahkar havuzlarda nasıl yüzdüreceksiniz?
Sevgili dostlar, bu satırları okurken iki kere düşünün… Empati yapın ve aynı yerde sizlerin tanıdıklarının olduğunu hayal edin. Cayır cayır yanarken, karşısına kurulup keyif çayı içebilir misiniz?
Bir daha okuyun, nefes alabiliyor musunuz?
Ne olur, Yeşil Bursa’nın bari bu unvanını korumasına bir el atalım…
Güzel şehrimize diyelim ki, “ Yalnızca bizim için bak Yeşil Yeşil…”