BABAM
Her şeyin bir hikayesi vardır. Bir yolun, bir kuşun, hatta bir günün bile!
Babalar Günü ilk nasıl kutlandı? Kim kutladı? Kimdi uğruna kutlama yapılan bu özel insan? Cevaplar ararken, günün ortaya çıkışının altında tam da adına yakışır bir fedakarlık öyküsü olduğunu gördüm.
'Bir Amerikan İç Savaşı gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd, babasının bir yandan çiftlikte çalışıp, diğer yandan da altı çocuğa bakarken yaşadığı zorlukların farkındadır. Dodd’un babası William Jackson Smart, anneleri ölen altı çocuğuna tek başına bakar. Bu çaba karşısında, Anneler Günü kutlanırken Babalar Günü’nün olmamasının haksızlık olduğunu düşünen Dodd, babasının doğum günü olan 5 Haziran’ın Babalar Günü ilan edilmesi için kolları sıvar. Ancak, bu çalışma bir sonraki yılın 19 Mayıs’ına kadar sürer. 5 Haziran'ın Babalar Günü ilan edilmesi için çalışmalara devam eden Dodd, çalışmaları yetiştiremez ve kutlamalar haziran ayının üçüncü pazar gününe ertelenir.
19 Haziran 1910 Babalar Günü, ilk olarak 19 Haziran 1910'da Washington'un Spokane şehrinde kutlanır. 1924’de dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge tarafından desteklenir. Fakat bir resmiyet kazanmaz. 42 yıl sonra 1966’da dönemin başkanı Lyndon B. Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü haftasının Babalar Günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayımlatır. Babalar Günü'nün resmi tatil ilan edilmesi ise, ABD Başkanı Richard Nixon'ın imzasıyla tescillenir.
Babalar Günü, tüm dünyada 1966 itibari ile bazı istisnalar olsa da tüm dünyada haziran ayının üçüncü Pazar günü kutlanmaktadır. Babalar Günü Türkiye’de 1980’li yılların sonlarına doğru kabul görmüştür.
Ben çocuktum, babam da bizim evin şoförü, pazarcısı, bakkalı, kapıcısı, çöpçüsü, tamircisi, tatlıcısı, oyuncakçısı, perdecisi, oduncusu, elektrikçisi, bankacısıydı…
Çok sevdiğim pamuk helvayı elleriyle yediren, uçan balonu kaçarsa ağlarım diye bileğime bağlayan, sırf canım çekmiştir diye annemden gizli dondurma yediren. İşten geldiğinde uyumuş olsam da öpmeden uyumayan, uyandırmamak için de balet inceliğinde parmaklarının ucunda yürüyebilen. Her park dönüşü kucağında uyuya kaldığım, ben büyürken kendisi küçülen, dünün dev adamı!
Kağıt helva gibi bugün hislerim, hani çok seversiniz de kırılıp dağılacak diye de ambalajından çıkaramazsınız ya! tam da böyle…